Neden kaçmak isteriz? Neyden kaçarız?
Herkes zorlu dönemlerden geçer. Bazen bu zorluklar, çevresel sorunlardan bazen de sadece bakış açımızdan kaynaklanır. Ancak sorun ne olursa olsun, mutlaka çözümlenmesi gerekir. Çözülmezse veya çözümü zor olursa kişi kaçma eğilimi gösterir. Bazen bu kaçış görünür olurken bazen de hiç görünmez. Kaçış yollarına gelmeden önce bu eğilimin neden ortaya çıktığına bakalım. İlk olarak, kişi çevresinden gelen mükemmeliyetçilik baskısından kaçmak ister. Çünkü çevredeki kişiler bizi her zaman kendi ideallerinde görmek ister. Kabul edelim ki, çevrenin ideallerine uymak oldukça zor. Bahsettiğimiz çevre bir veya iki kişi değil; ancak bir ya da iki kişi bile insanı etkileyebilir. Kişi bu ideallere uymazsa, kendisine bu idealleri oluşturan kişiler tarafından eksik veya zayıf gibi davranılır. İkinci sebep ise zorunlu değişimlerdir. Hayatta çok fazla değişim vardır; okul değişimi, çevre değişimi gibi. Bazen bu değişimlere ayak uydurmak göründüğünden daha zor olabilir. Ne kadar zor olsa da kişi bir süre sonra istemese bile ayak uydurmak zorunda kalır. Buna en güzel örnek, benim de yaşadığım okul değişimidir. Çünkü okul değişimi, 4 yılda kurduğumuz arkadaşlık ilişkilerini ve eğlendiğimiz anları geride bırakmak, her şeye yeniden başlamak demektir. Bu başlangıç ilk başlarda çok zor gelir ama sonra fark etmeden alışırız. Zor olan aslında alışmak ve başlamaktır; çünkü eğer bir yola girersen, yolun sonuna kadar gitmek zorunda kalırsın. En önemli olan üçüncü sebep ise gerçekliktir. Bu garip gelebilir ama bazen gerçeklikten bile kaçarız. Yaşadığımız ülkede maalesef normal bir haber izlemek istediğimizde bile, bir kadın veya çocuk cinayeti ya da hayvan katliamıyla karşılaşırız. Veya bir dizi izlemek istediğimizde aldatma ya da ölüm sahneleriyle karşılaşırız. İşte bu gerçekliğin acı yüzüdür. Bazen bu gerçeklerden o kadar canımız sıkılır ki kaçmak isteriz. "Ben hiç istemedim" diyen olsa bile buna inanmayın; çünkü insanoğlu doğuştan empati yapan bir varlıktır. Hatta bu yönüyle çoğu hayvandan ayrılır. Bir insanın gördüğü şeylere empati yapmaması neredeyse imkânsıza yakındır. Şimdi gelelim kaçış yollarına:
Kendi tercih ettiğim kaçış yolu olarak fantastik şeyler izleyip dinlemekle başlamak istiyorum. Zaten hayatımızda yeterince gerçekliğin acı yüzünü görüyoruz. En azından izlediğimiz ve dinlediğimiz şeylerin gerçek dışı olması, bizi bu acılardan uzaklaştırır ve geçici olarak bu gerçekleri unuturuz. Diğer bir kaçış yolu da zihni meşgul etmektir. Bu meşguliyet her şey olabilir; yemek yapmak, resim çizmek ve bana göre en değerlisi olan müzik dinlemek gibi. Neden en önemlisi müzik dinlemek, diye merak etmiş olabilirsin; hemen açıklayayım. Müzik, duyguları dışa vurmanın neredeyse en güçlü yollarından biridir ve yasaldır. Yemek yapmak, kişinin zihnini uzun bir süre meşgul eder ve o konuyu bir süre rafa kaldırmak gibidir. Resim yapmak ise kişinin duygularını en rahat şekilde çizerek göstermesini sağlar; kişiye fark ettirmeden duygularını kağıda dökmesini ve onlardan kurtulmasını sağlar. Düşünmek konusu ise biraz geniş; bu yüzden anlatabileceğim kadarını anlatacağım. Kişi bazen kendini ve zihnini meşgul etmek için doğrudan problem çıkaran konuyla zihnini meşgul eder. Kafasında o konuyla ilgili neredeyse 100'ün üzerinde senaryo kurar ve konuyu kendi ile tartışır. Yani problemi kafasında ters düz edip durur. Sadece problem değil; bazen birinin söylediği bir cümle bile kişinin zihnine dönmesine neden olabilir. Birinin bütün gün düşünmesine ve o sözden kaçmak istemesine sebep olabilir. Daha basit bir anlatımla, son zamanlarda sosyal medyada çokça gördüğüm ve beni etkileyen bir cümle var:
"Birini kırmak kolay, tabi. Sanki bir göle taş atmak gibi. Ama hiç düşündün mü, taşın ne kadar derine inebileceğini?"
Asıl konumuza dönersek, bazen kişiler kaçmak için kendini meşgul etmez; sadece gülümseyerek geçer. Sorun ne olursa olsun, gülümseyerek atlatır. Bu sebepten dolayı psikologlar, kötü hisseden kişilerin en çok gülen kişiler olduğunu söyler.Sona doğru yavaş yavaş geliyoruz; ancak sona yaklaşırken unutmamız gereken birkaç şey var. Bazen bir şeyler bizim elimizde olmayabilir veya irademiz dışında gelişebilir ama önemli olan o süreci en sağlıklı şekilde atlatmaktır. Sağlıklı derken bahsettiğim, kaçmak için spor yapın veya sağlıklı beslenin değil. Zaten spor ve sağlıklı beslenmeyi kaçış yolu olarak görürsek, istediğimiz verimi alamayız. Benim bahsettiğim bu süreçte yanınızda biri olsun ya da olmasın, hiçbir şeyi içinizde tutup kaçmaya çalışmayın. Kimse sizi dinlemiyorsa yazın. Kendinizi anlatamıyorsanız çizin veya şarkı söyleyin ama kaçmayın sonuçta kaçan kovalanır değil mi?
0 yorum:
Yorum Gönder