Herkes hayatında bir kere bile olsa "imkansız" kelimesini kullanmıştır. Evet ben bu kelimeyi milyonlarca kez kullanıyordum. Çünkü kendime hiç güvenim yoktu. Açıkçası istediklerimi yapmaktan korkuyordum. İlkokulda tahtaya çıkma ve sorulara cevap verme gibi korkularım vardı.
Tahtaya kalkıp ya da parmak kaldırıp sorulara cevap vermek imkansızdı. Bu olay üçüncü sınıfa kadar sürmüştü. Sınıf arkadaşlarım tahtaya çıkıp sorulara cevap verdiğinde ben sadece bakıyordum.
Sorulara cevap vermeme ve tahtaya çıkmama sebebim ise sorulara yanlış cevap vermekti. Bu olaydan dolayı öğretmen annemi çağırmamı istemişti ama ben ses vermiyordum. Anneme de bir şey söylemiyordum.
Öğretmen ertesi gün bana neden annnemin gelmediğini sordu ben ise susup hocaya bakıyordum. Bu olay tam tamına üçüncü sınıfa kadar sürdü artık imkansızı deneyimlemeye adım atmaya karar vermiştim.
Matematik dersinde ilk defa soruyu çözüp öğretmenin yanına gittim. Soruyu hocaya gösterdim sorunun doğru olmasını ümit ediyordum. Yaşayabileceğim tüm duyguları yaşadım o an. Hoca defteri elimden aldı ve kalemini çıkartıp yıldız attı. Neredeyse gözlerimin içi parlıyordu.
O an o kadar mutlu olmuştum ki dünya üzerinde kimse benim kadar mutlu olamazdı. Aradan 1-2 saat geçtikten sonra eve gitme zamanı gelmişti, koşa koşa eve gittim. Bağıra bağıra anneme müjdeyi veriyordum ; “ANNE SORUYU ÇÖZDÜM, YILDIZ ALDIM!" Annem hayretle bana bakıyordu, "Aferin benim kızıma!” dedi. Hemen odama gittim. 2-3 saat ders çalıştım, kitabımı okudum ve ders programımı hazırladım. Saat 22.30'da da mışıl mışıl uyumak üzere yatağıma yattım.
Güzel bir uykunun ardına saat 07.30'da kalktım, okul için hazırlandım ve okula gittim. Aklınıza gelebilecek tüm sorulara cevap verdim. Arkadaşlarım bana hayretle bakıyordu.
Evet! Ben imkansızı başarmıştım.
Çok güzel bir yazı olmuş eline sağlık güzel kızım👏
YanıtlaSil