Ahmet Usta misafir ağırlamayı pek sevmezmiş. Bunu bilen arkadaşları da onun misafiri olabilmek için çeşitli yollar ararlarmış. Bir gün köy ırmağının tehlikeli olduğu için devlet tarafından kurutulacağını öğrenmişler.Bunu fırsat bilerek Ahmet Usta'ya "Bak usta şu akan ırmak kuruduğunda sen bizi misafir et."demişler. Ahmet Usta da bunu kabul etmiş. Bir gün bakmışlar ki ırmakta Bir damla su yok.Ahmet Ustayı getirip göstermişler.Usta oyuna geldiğini anlamış.Arkadaşlarına; "akşam bize gelin öyleyse."demiş.
Akşam misafirler gelmiş.Hepsi heyecanla Ahmet Ustanın ikramlarını bekliyormuş.Bir süre sonra dayanamayıp "Usta usta ,bize yemek ikram etmeyecek misin?"demişler.Usta da "sizin için kuzu pişiriyorum.Pişince ikram edeceğim."demiş.Misafirler bunun üzerine daha da sabırsız olmaya başlamış.
Vakit geceye yaklaşınca da "kaç saattir bekliyoruz, getir artık kuzuyu! demişler.Kuzunun gelmeyeceğini anlayınca da mutfağa girmişler.Gördükleri karşısında donakalmışlar.koca kuzu küçücük mum ateşinde dönüyormuş.Hala çiğ olan kuzuyu gören misafirler"Bu nedir Usta ?"Bu kuzu mum ateşinde pişer mi hiç?"demişler.Ahmet Usta da hemen cevabı yapıştırmış."Siz bana ırmak kuruyunca geleceğiz dediniz.Ben de size kuzu pişince vereceğim diyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder