Sen sen ol!

Sen sen ol kimsenin istediği gibi değil, kendi istediğin gibi ol. İstediğin rengi sev, istediğin hayali kur, istediğin dersi sev. Kimsenin senin hakkında ne düşündüğü önemli değil. "Bu dersin neresini seviyorsun, bunlar önemli değil" gibi sözler değil önemli olan senin sevmen❗

Başarmak Senin Elinde! 

Başarısızlıktan korkma inan! Her şeyin bir zorluğu vardır. Elbette yanlışların olucak ama bunları düzeltmek senin elinde. Sen kendine inanırsan çalışırsan, çabalarsan kimse sana inanmasa da olur öyle değil mi? Kendine güven, inan, azimli ol. Eğer sen hayal edebiliyorsan yapabilirsin demektir.

Azimli Olmak Nedir? Ne işimize Yarar? 

Azimli olmak; başarabilmek, inanmak, hayal edebilmek demektir. Ve bunların hepsinden daha fazlası ne işimize yarar biliyor musun? Her şeyin daha da kolay olmasını sağlar, bizlerin başarabileceğimize inanmamız da başrol oynar. Bizler eğer azimli olursak her şeyi çok daha kolay halledebiliriz. Sizler de benim gibi kendinize inanıyorsunuz öyle değil mi? Zaten kendimize güvenmek en önemli unsurlardan bir tanesi. Kısacası iyi günlerde ve kötü günlerde hayatın her anında AZİMLİ OLALIM.
 
Yazımda ne anlatmak istediğimi bu videoyu izledikten sonra anlayacaksınız. Linke tıklayarak ulaşabilirsiniz. 



Bir atasözü vardır bilir misiniz? 

Tekkeyi bekleyen, çorbayı içer. 

Anlamı ise; Başarı için çok çabalayan elinde sonunda karşılığını alır. 

Kendine Güven! 
 
Hepimizin kafasında belirlediği hedefi/hedefleri vardır. Bu hedeflerimize ulaşabilmek için kendimize her zaman güvenmemiz gerektiğini unutmadan çalışmaya devam etmeliyiz. 

"Her şey kolay olmadan önce zordur."
                                                           Goethe... 

                                                    
 KAYNAKÇA

https://www.pekguzelsozler.com/kendin-ol-sozleri kapak fotoğrafı. 








Çiftlik Hayvanları

Bu hafta sonunu doğal güzelliklerle çevrili, tertemiz havası olan, yemyeşil ve harika bir çiftlikte geçireceğinizi düşünün. Temiz ve sağlıklı yiyeceklerden yiyip, spor yapıp, çevrenizi inceleyeceğinizi hayal ediniz.
Belki çoğu insan çiftlik yaşantısının nasıl olduğunu bilmiyor ve çiftlikte yaşayan hayvanları yakından tanımıyordur. Bu hayali gezimizde karşımıza çıkan hayvanlardan bazıları ve özellikleri...

Koyun:

Koyun, eti, sütü ve derisi ile bizler için çok faydalı bir hayvandır. Bol tüylü görünümü ve kulak yapısı ile oldukça sevimlidir. Bazılarının vücut renkleri kızıldan mora kadar değişir, baş ve bacakları çıplaktır. Bazılarının ise vücutları tamamen beyaz renkli yapağı ile örtülüdür. 




İnek:

İnekler de diğer birçok hayvan gibi etleriyle ve sütleriyle insanlar için çok faydalıdır. Karanlık geçitler, çok tiz sesler onları çok rahatsız eder. Sıcaklığa ve sese karşı çok hassastırlar. 







At:

Atlar, kıvraklıkları, güçlü ve iri kas yapıları, yürüme ve koşma şekilleri ile çok asil hayvanlardır. Atın, milattan önce 3000'li yıllarda evcilleştirildiği söylenir. Yüzyıllarca savaşlarda kullanılmıştır. Dünya'da yaklaşık 170 adet at ırkı vardır. En bilinen at cinsleri Arap Atı, İngiliz Atı ve İrlanda Atıdır. Yeni doğmuş at yavrusuna " tay" denir. Atlar aşırı miktarda su tüketir. Normal bir atın günlük su ihtiyacı ortalama 19-45 litredir.



Keçi:

Keçileri en çok sarp yamaçlar, patika ve uçurumlarda görebilirsiniz. Dik yamaçlara tırmanmaktan hiç çekinmezler. Zor geçitlere "keçiyolu" denmesinin sebebi budur. Yaşlı erkek keçinin önderliğinde sürü halinde gezerler. Erkek keçilere "teke", yavrulara ise " oğlak" adı verilir. 




Ördek:
 

Ördekler en sevimli çiftlik hayranlarındandır. Yassı gagaları, perdeli ayakları, başı başı yürüyüşleri ve bu sırada çıkardıkları sesler ile hemen dikkatinizi çekerler. Kısa ayakları vücutlarının arka kısmında olduğundan yürürken zorlanırlar. İki yana hafifçe devrilecekmiş hissi veren görüntüleri onları sevimli yapan özelliklerinden birisidir. Karada zor yürümelerine karşın, çok iyi birer yüzücü ve usta dalgıçtırlar. Hatta suya o kadar hızlı dalarlar ki, avcılar genelde ördek avında zorlanırlar.



Kaz:

Kazlar, iri, beyaz veya boz rengi tüylere sahip bir kuş türüdür. Kuğudan küçük, ördekten ise büyüktür. Kaşları, görünüşleri ve çıkardıkları sesler ile en sevimli kuş türleri arasında sayabiliriz. Suda rahatça ama yavaş yüzdeler, çok iyi birer dalgıçtırlar. Gagalarını ve kanatlarını düşmanlarına karşı kendilerini savunmak için kullanırlar. Kazlar uçarken veya bir tehlike ile karşılaştıkları anda yüksek sesle bağrışırlar. Bu şekilde tehlikeyi uzaklaştırmaya çalışırlar. 


Şimdi düşünelim; Sizin bir çiftlikte görmek istediğiniz hayvanlar nelerdir? En sevdiğiniz çiftlik hayvanı hangisi ve neden en sevdiğiniz hayvan o? Arkadaşlarımıza da sorarak hafta sonu etkinliğinde hangi hayvanlarla vakit geçirmek istedikleri üzerine konuşabiliriz.


Kaynakça: Sema Gül, Evcil Hayvanlar, 48



PES ETMEK YOK


Biz insanlar yaşadığımız en küçük olay veya sorun karşısında hemen  pes ediyoruz. Ama bu yaptığımız hiçte doğru bir davranış değil. Çünkü yaşadığımız olay ve sorunlar karşısında hemen pes etmek bize hiçbir şey kazandırmaz. Her kötü olayda kendinize kızmak ve cezalandırmak yerine anlamaya ve dinlenmeye çalışın hayatı. Yaşadığımız sorunlar karşısında savaşmak zorundayız. En azından çaba gösterdiğimizi hissetmek bize iyi gelecektir.  

Sürekli pes etmekle hiçbir ilerleme kaydetmiyoruz, tam tersi sürekli başa dönüyoruz. Hayat zorluklarla doludur ve bizlerin hayattan çıkarması gereken bir ders vardır. Ve o da zorluklar karşısında pes etmemek ve savaşmaktır. Bu hayatta herkesin herhangi bir konuda, herhangi bir zamanda sorunları olabilir. Herkesin olabileceği gibi benim de sorunlarım var. Ben de bazı olaylar karşısında Ruken öğretmenim sayesinde pes etmemeyi ve savaşmayı öğrendim. Sınavlarda yaşadığım zorlukların artık Ruken öğretmenim sayesinde üstesinden gelmeyi biraz da olsa başardım örneğin. 

                                                                                                                        

Sizler de benim gibi çevrenizden yardım alabilirsiniz; öğretmenlerinizden, yakın arkadaşlarınızdan, ailenizden…



     Ama en iyisi PDR. Yani Psikolojik Danışmanlık ve  Rehberlik. Bizim okullarımızdaki rehberlik servisleri diyebiliriz. Sizler de kendinizi özgürce yargılanmadığınız bir ortamda ifade etmek ve profesyonel destek almak için PDR servisine mutlaka uğramalısınız. 



  






Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ)

15 Kasım 1956 tarihinde Ankara kurulan devlet üniversitesidir. Eğitim dili İngilizcedir. 

Fakülte ve Bölümler 

Üniversite bünyesinde 5 fakülte ve 37 bölüm vardır. Bunlar;

Mimarlık Fakültesi ve bu fakülteye bağlı, Mimarlık, Şehir ve Bölge Planlama, Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümleri,

Fen Edebiyat Fakültesi ve bu fakülteye bağlı Biyoloji, Kimya, Fizik, Matematik, Moleküler Biyoloji ve Genetik, Tarih, Felsefe, Psikoloji, Sosyoloji ve İstatistik bölümleri,

İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi ve bu fakülteye bağlı İşletme, Ekonomi, Uluslararası İlişkiler, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümleri,

Eğitim Fakültesi ve bu fakülteye bağlı Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi, İlköğretim, Yabancı Diller Eğitimi, Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanları Eğitimi, Beden Eğitimi ve Spor, Eğitim Bilimleri bölümleri,

Mühendislik Fakültesi ve bu fakülteye bağlı Havacılık ve Uzay Mühendisliği, Kimya Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Endüstri Mühendisliği, Çevre Mühendisliği, Gıda Mühendisliği, Jeoloji Mühendisliği, Makine Mühendisliği, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği, Maden Mühendisliği, Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği, Mühendislik Bilimleri bölümleridir.



Üniversitenin Kuzey Kıbrıs Kampüsü'nde Kimya Mühendisliği, İnşaat Mühendisliği, Bilgisayar Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği, Makine Mühendisliği, Havacılık ve Uzay Mühendisliği, Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği, İktisat, İşletme, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, İngilizce Öğretmenliği, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği, Psikoloji, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümleri vardır. Bu kampüsteki bölümlerle birlikte toplam bölüm sayısı 51'dir.

Bunlara ek olarak, Uygulamalı Matematik Enstitüsü, Enformatik Enstitüsü, Deniz Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü, Sosyal Bilimler Enstitüsü olmak üzere beş enstitü, bir Meslek Yüksekokulu, Yabancı Diller Yüksekokulu'nun altında; Temel İngilizce Bölümü, Modern Diller Bölümü ve Akademik Yazı Merkezi olmak üzere 3 bölüm ve Rektörlüğe bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren, Türk Dili Bölümü ve Güzel Sanatlar ve Müzik Bölümü mevcuttur.Üniversitede toplamda 43 lisans, 106 yüksek lisans ve 67 doktora programı yürütülmektedir.


Yerleşke

ODTÜ'nün ana yerleşkesi Ankara-Eskişehir yolu üzerinde bulunmaktadır. Yerleşke alanı 4.500 hektar (45,76 km²), orman alanı 3.043 hektar (30,40 km²) büyüklüğündedir ve Ankara şehir merkezinden 20 km uzaktaki Eymir Gölü'nü de içine almaktadır.

Diğer Bilgiler

Üniversitede 1.115 öğretim üyesi, 324 öğretim görevlisi ve 1.259 araştırma görevlisi ile 2014-2015 dönemi verilerine göre 8.112'si lisansüstü olmak üzere 27.455 öğrenciye eğitim verilmektedir, 4.720 yüksek lisans, 3.168 doktora öğrencisi bulunmaktadır. ODTÜ mezunlarının %40'tan fazlası yüksek lisansa devam etmektedir. 2014 yerleştirme sonuçlarına göre ilk 100'e giren öğrencilerden 8, ilk binden 178, ilk bin ile 2 bin aralığından 150, ilk 2 bin ile 5 bin aralığından 445 ve 5 bin ile 10 bin aralığından 480 öğrenci ve ayrıca 74 okul birincisi ODTÜ'yü tercih etmiştir. Üniversitede eğitim gören yabancı uyruklu öğrenci sayısı 2014 verilerine göre 3166'dır.

Daha fazla bilgi için ; https://tr.m.wikipedia.org
                                    Vikipedi
                                     https://tr.linkedin.com

YouTube kanalı; 



Tilki Türleri

Yetişkin bir tilkinin uzunluğu kuyruğu ile birlikte 1 metre civarındadır. Boyu ise 40 cm.'dir. Ortalama 7-9 kg. ağırlığında olan bu hayvanlar çevik ve hızlıdırlar. Ve bu tilkilerin birçok çeşidi vardır. Şimdi yaygın tilki türlerine hep birlikte bakalım.

Kızıl Tilkisi 


Avrupa'nın büyük bir farkla en sık rastlanılan kopekgilidir, bayağı tilki olarak da bilinir.
Kutup Tilkisi  


Bu tilkinin kürkü kışın beyaz, yazın koyu kahverengidir.

Çöl Tilkisi


Resimde gördüğünüz gibi en küçük tilkidir, Kuzey Afrika'da ve Arap Yarımadası'nda rastlanılabilen bir tilki türüdür.
Tibet Tilki


Az tanınan tilkilerden biridir.

Yengeç Yiyen Tilki


Günümüzdeki tek türü olup Güney Amerika'ya özgü orta boylu bir tilkidir.

Boz Tilki


Kızıl tilki ve ova tilkisinin yanında Kuzey Amerika'nın üçüncü önemli tilki türüdür.

Cüce Tilki


Kuzey Amerika'da sık görülen bir tilki türü.

İri Kulaklı Tilki


Yarasa kulaklı tilki olarak da bilinir, Afrika savanlarına özgü bir tilkidir.

Karsak


Orta Asya'da yaygın olan bir tilki tür.

Brezilya Dövüş Tilkisi 


Lycalopex cinsine ait, Brezilya'ya özgü bir türdür.

Ova Tilkisi


Kuzey Amerika'nın kurak bölgelerinde yaşayan bir tilki türü. Aynı şekilde Kuzey Amerika'da görülen kızıl tilkidir.

Bengal Tilkisi


Hint tilkisi olarak da bilinen Hint altkıtasında bulunan endemik tilki türüdür.
 
Darwin Tilkisi


1831 yılında ünlü İngiliz doğabilimci Charles Darwin tarafından Şili sahilinde bulunan Chiloé Adası'nda bulundu. Arjantin dövüş tilkisi olarakta formu olarak dikkate alındı.

Pampa Tilkisi


Güney Amerika'ya özgün bir tilki türü. Kendine özgün tür degildir, And çakallarına dahil edilmesi ihtimaldir.

Cerdocyon Avius

Kuzey Amerika'da yaşayan nesli tükenmiş bir omnivor memeli cinsidir.

And Tilkisi


Yeleli kurtdan sonra Güney Amerika'nın en büyük yaban köpeği türü. 

Ada Boz Tilkisi


Kaliforniya'nın Channel Adaları'nda yaşayan ve boz tilki ile aynı cinse ait olan bir tilki türü.

Kum Tilkisi 


Kuzey Afrika ve orta doğu'nun kurak bölgelerinde yaşayan bir tilki türüdür.

Peru Çöl Tilkisi 

Sekura tilkisi olarak da bilinir, Kuzey Peru ve Güney Ekvador'un sahile yakın çöllerinde yaşar. 

Güney Afrika Tilkisi 

Güney Afrika tilkisi , Gümüş tilki ya da Kap tilkisi olarak da bilinir, Güney Afrika'da bulunan bir tilki türü.

Afgan Tilkisi 

Asya'da bulunan bir tilki türü. En küçük köpekgillerden biridir.

Habeş Kurdu 


Etiyopya kurdu ya da Habeş çakalı olarak da bilinir, köpekgiller familyasından en nadir rastlanan Canis türü. 

Arjantin Gri Tilkisi 

Arjantin dövüş tilkisi ya da Patagonya tilkisi olarak da bilinir.Güney Amerika'nın pampa düzlüklerinde , bazı çöllerinde ve alçak dağlarında ortaya çıkar. 

Falkland Tilkisi

Ölçüsüz avlanmaları sonucu son Falkland tilkisi 1876’da vurulmuştur. Ondan sonra da tür bir daha görülmemiştir.

Soluk Tilki 

Soluk tilkinin yapısı Güney Afrika tilkisini andırmaktadır. Bacakları ve kulakları bayağı uzundur. Kulakların uçları diğer tilkilerden daha yuvarlağımsıdır.

Ducisyon Avus 

Falkland tilkisi ile oldukça benzerdir ve aynı atadan ayrılmış türlerdir. Çok yakın zamana kadar belki de 400 yıl öncesine kadar hayatta kalmıştır.

Vulpes Skinneri 

Vulpes skinneri, yaklaşık 2 milyon yıl öncesine tarihlenen fosil kalıntılarına dayanarak tanımlanan, erken Pleistosen'den Vulpes cinsinde soyu tükenmiş bir tilki türüdür.

Vulpes Riffautae

V. riffautae fosilleri, köpek ailesi olan Canidae'nin Eski Dünya'daki en eski kaydını temsil etmektedir.

Yardımcı Kaynak


Einstein'in ölümünden sonra prosedür gereği cenazesine otopsi yapılması gerekmekteydi. O gün hastanede bu iş için görevli kişi Patoloji Uzmanı Dr.Thomas Harvey'di.


Einstein'in beynine otopsi yapmak onun için büyük bir şanstı. Harvey otopsiyi bitirir ancak aklına bir şey takılır.  "Cenaze buradan çıktıktan sonra ne de olsa yakılacak  beynini alsam kimse anlamaz." diye düşünür ve düşündüğünü yapar. Einstein'in beynini alıp kavanoza koyar ayrıca Einstein'in göz doktoruna hediye etmek üzere gözlerini de alır. Ailesi kremotoryumda yakmak üzere cenazeyi teslim alır. Kimse cenazeye bir daha bakmadığı için ailesi olanları anlamaz ve cenaze yakılır. Harvey kavanozu gizlice eve götürür. Aklında büyük hayaller vardır.

Beyin üzerinde çalışmalar ve buluşlar yapacak, meşhur olacaktır. Ancak Harvey patoloji uzmanıdır ve beyin konusunda uzman değildir. Bu nedenle yardım alması gerekmektedir. Konuyu eski hocasına aktarır. Hocası Harvey ile aynı hayallere kapılır. Üstelik bir gazeteye rapörtaj verir. Ailesi rapörtajı görüp hastaneye gider. Hastane durumu o an öğrenir.

Buna rağmen yetkililer beyninin bilim için kullanılacağına söz verip Harvey'i kovar. Harvey'de beyni 240 parçaya bölüp isteyene verir.


   

Daha fazlası için   yeni safak.com adresine  Einstein beyni  yazıp ulaşabilirsiniz.


Sosyal Medya Hesaplarımız

Twitter 

İnstagram






 


10:Stephen Hawking



1942 Oxford doğumlu bilim adamı, 160 IQ'sahip.


9:Albert Einstein

Einstein'in IQ derecesinin 160 ile 190 arasında olduğu biliniyor. Einstein öldükten sonra beyninde dahi inceleme yapılmış.

8:Judit Polgar

1976 Macaristan doğumlu Judit, sadece santranç şampiyonu değil aynı zamanda kanıtlanmış 170 IQ'ya sahip.

7:Leonardo da Vinci

1442 doğumlu ve tarihin en büyük sanat dehalarından da Vinci aynı zamanda bir bilim adamıydı. IQ derecesinin 180 ile190 arasında olduğu biliniyor.

6:Marilyn Vos Savant

1946 ABD doğumlu olan Marilyn aynı zamanda köşe yazarlığı yapmaktaydı. Guinness Dünya Rekolar kitabında, 190 derecelik IQ'su ile dünyanın en zeki kadını ünvanını elinde tuttu.

5:Garry Kaspavor

Dünya satranç şampiyonu ve 190 üzeri IQ'su bulunuyor. Ancak 1999 yılında 200 milyon hamle düşünebilen bilgisayara mağlup oldu.

4:Kim Ung - Yong

210 IQ'luk derecesiyle, Koreli mühendis  Kim  Ung - Yong dünyanın en zeki insanları arasında hâlen  yaşıyor.

3:Christopher Hirata

IQ'su tam 225 ve 33 yaşında. Sadece 13 yaşındayken, Amerika'nın Uluslararası Fizik Olimpiyatlarını kazandı. 

2:Terence Tao

1975 Avusturalya doğumlu Terence'nin IQ'su 230! Çözülemez denilen matamatik problemini kolayca çözmesi ile biliniyor.

1:William James Sidis

1898 yılında ABD'de doğan Sidis 250-300 arası IQ'su olduğu tahmin ediliyor. 6 yaşında girdiği ilkokulu 7 ay içinde bitirdi. 9 yaşında Harvard Üniversite'sinde öğrenci oldu fakat yasal bir eğitim alamadı. 11 yaşında ise yasal bir Harvard öğrencisi oldu.


KAYNAKÇA:

GİF(ÇIKARTMA):


GİF(ÇIKARTMA):
GÖRSEL

Sosyal Medya Hesaplarımız

Twitter 

İnstagram






Biz insanlar hayatı her zaman aceleci bir şekilde yaşamaya çalışırız en basiti kötü geçen günlerimizde: 
- Bugün keşke daha hızlı geçse
- Gün niye bu kadar yavaş geçiyor
gibi cümleler kurarız halbuki o günün ilerleyen saatlerinde bizi bekleyen süprizler olur ama biz o günkü yaşadığımız olaylardan dolayı süprizleri görmeyecek şekilde gözlerimizi her şeye kör ediyoruz.
Ama hayatı o kötü geçen günlerimizde biraz daha sakin yaşasak böyle olmaz. Aynı mutlu günlerimizde kurduğumuz cümleler gibi;
- Keşke bugün hiç akşam olmasa 
- Şu an mutluyuz ya bu yüzden gün çabuk bitti.


Halbuki o gün çabuk bitmiyor sadece biz daha sakin yaşıyoruz, aslında olması gereken gibi yaşıyoruz. Aslında kötü geçen günlerimizde de böyle hayatı sakin yaşamaya çalışsak bunu başaracağız.

Biz insanlar hep mutlu kalmaya çalışalım çünkü; Mutlu insanlar her zaman hedeflerine daha hızlı uçarlar...


Sosyal Medya Hesaplarımız

Twitter 

İnstagram



Gerçek Bilgiler

Bazı yaptığım araştırmalara göre aslında bu davranışların bir çoğunu ben ve etrafımdaki insanların yaptığını fark ettim.



Şunlardır 15 bilgi

1. İnsanın kendi kendini gıdıklayabilmesi imkansız. Sadece bazı şizofreni hastaları, kendi kendilerini gıdıklayabiliyor!

2. Yapılan bir araştırmaya göre, profil sayfalarına çok sayıda "selfie" yükleyen erkek kullanıcıların, psikopat ve narsistik kişilik bozukluğuna sahip olma olasılığı çok yüksek.

3. Dinlediğiniz müzik türü, dünyayı algılayış biçiminizi de etkiliyor.

4. "Aşık olmak" ile "Obsesif-kompulsif kişilik bozukluğuna sahip olmak" vücutta aynı biyokimyasal etkiyi yaratıyor.

5. Araştırmalara göre, parayı fiziksel olarak birşeylere "sahip olmak" için değil de, "deneyim kazanmak" için harcamak, insanı daha çok mutlu ediyor.

6. Daha önce "Yürüyen Ceset Sendromu" diye bir hastalık duymuş muydunuz? Bu ruhsal bozukluğa sahip olan hastalar; ölü olduklarını, etlerinin çürüdüğünü, organ ve kanlarının olmadığını düşünüyor!

7. Yapılan araştırmalar, cahil insanların kendilerini mükemmel görmeye; zeki insanların ise yeteneklerini hafife almaya eğilimli olduğunu gösteriyor.

8. Paris sendromu, özellikle Japonların yakalandığı garip bir psikolojik rahatsızlık… Paris'e gelmeden önce şehirle ilgili büyük beklentileri olan kişiler, şehrin gerçek yüzüyle karşılaşınca depresyona giriyor.

9. Doğuştan görme engelli olan kişiler, şizofreni hastalığına yakalanmıyor!

10. Cep telefonunu kaybetmenin, artık bir fobi olarak literatürde yer aldığını biliyor muydunuz? Nomofobi, cep telefonu ve bağlantısını kaybetme korkusu demek.

11. Birisine 20 saniyeden uzun süre sarıldığınızda, beyinde "sosyal bağlanma"dan sorumlu oksitosin hormonu salgılanıyor ve böylece bu kişinin size daha çok güvenmesini sağlıyorsunuz.

12. İnsanlar fiziksel açıdan yorgun olduğunda, dürüst olmaya daha eğilimliler. Bu nedenle gece geç saatte yapılan konuşmalarda, itiraflar daha sık oluyor.

13. Hedeflerinizi her zaman kendinize saklayın! Çünkü yapılan bir araştırmaya göre, hedeflerinizi başkalarına ilan ettiğinizde, onları gerçekleştirme ihtimaliniz düşüyor.

14. Sevdiğiniz birini gördüğünüz zaman, gözbebekleriniz büyüyor. Anı şey, nefret ettiğiniz birini gördüğünüzde de geçerli…

15. Bugün liseye giden sıradan bir öğrenci, 1950'lerde psikiyatrik tedavi gören ortalama bir hasta ile aynı kaygı seviyesine sahip!


Yardımcı Kaynak


Sosyal Medya Hesaplarımız

Twitter 

İnstagram

Evet artık Momo ile Luka'nın arası düzelmişti ya da biz öyle sanıyorduk. Momo kendisini çok iyi hissederek eve yol almıştı Luka ise onun arkasından bakarak onun gidişini izliyordu. Aynı zamanda araları çok iyi olmuştu. O yorgunlukla Luka da eve yol aldı. Eve gelip annesine merhaba anne diyip odasına doğru gitmişti. Odanın kapısını açtı ve kendini o anki yorgunlukla yatağa attı, gözlerini kapattı ve o an uykuya daldı.

Sabah olduğunda tüm yorgunluğunun gitmiş olduğunu hissediyordu. Ayrıca çok mutluydu da ama sebebini kimse bilmiyordu. Hemen elini yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladı ve annesi onu kahvaltıya çağırdı Luka ise hemen kahvaltıya indi.

Luka: Günaydın anne.

Annem: Günaydın oğlum. Bugün nasıl uyudun?

Luka: Bugün çok rahattım anne çok güzel uyudum.

Annem: Belli ki seni mutlu eden bir şey var.

Luka: Yok ya normalim. 

Annem: Tamam hadi kahvaltını yap, soğumasın.

Luka ve annnesi kahvaltısını yapıyordu. Luka çok hızlı bir şekilde yemeğini yedi ve kıyafetini giyip dışarı çıktı.
Momo ile karşılaştı birbirlerine selam verdiler ve momo ona nasıl olduğunu sordu Luka ise ona gülümseyerek iyi sen nasılsın dedi. Momo ben de iyiyim diyerek gitmesi gerektiğini söyledi. Luka da kafasını sallayarak onayladı. Momo oradan uzaklaştı Luka oralarda biraz dolandı ve evin kapısını anahtar ile açıp eve girdi.


Annesine seslendi ama evden ses gelmedi tekrar bağırdı anne ben geldim dedi ve bir anda vazo kırılma sesi geldi. Hemen koşarak salona gitti. Luka etrafa baktı kimse yoktu. Luka telefon ile annesini aradı fakat annesinin telefonu kapalıydı. Luka perdelerin arkasına baktı. Fakat kimse yoktu. Luka evde garip şeyler olduğunu anlamıştı ama eğer Luka tekrar olumsuz şeyler düşünürse ne olacağı belli bile değildi. Evet o gece bitmişti. Luka güzel bir uyku çekmişti, o sabah herşey yolunda gidiyordu fakat o geceye kadar. Luka gece saat 02.00'de uyanmıştı. Nedenini bilmiyordu ama onu uyku tutmuyordu saat 03.00'e kadar uyuyamamıştı. Sonra annesi odaya geldi yavaş yavaş adımlarla odaya girdi.
Annem: Neden uyuyamıyosun?
Luka: Bilmiyorum, uyku tutmuyor.
Annem: Gözlerini kapat ve kendini uykuya bırak belki o şekilde uyuyabilirsin.
Luka: Tamam anne.
Annem: İyi geceler.
Luka'nın annesi yavaş adımlarla kapıdan dışarı çıkmıştı ve o gece bitmişti.

ERTESİ GÜN

Luka, Momo'ya mesaj atmıştı buluşmak için momo ise kabul etmişti. Hemen buluşmuşlardı. Luka ile Momo en yakın arkadaş olmaya karar vermişlerdi ve el sıkıştılar. Luka'nın annesi camdan baktı ve Luka'nın biri ile el sıkıştığını görmüştü  ama orda kimse yoktu Luka boş bir kişi ile el sıkışıyordu. Luka'nın annesi oğlunun piskolojisinin bozulduğunu anlamıştı. Luka'nın hastalığı halisülasyon'du...
 

=SON=




ROBOTİK KODLAMADA NEDİR? 

Robotik Kodlama günümüzde, insanların kendi becerileriyle ortaya çıkardığı robotlardır. Çocukların ve olgun yaştaki öğrencilerin, motor becerilerini geliştirmek ve algoritma sistemini öğrenmelerini sağlamaktadır. Söküp, takarak, tasarlayarak yanlışlarını görüp, dahada ileri gitmelerini sağlar. 

 Ve Kodlama Kısmına gelelim; Kodlamada ise algoritma sistemi dediğimiz uygulamayı bir düzen içerisinde baştan sona kadar ne yaptığnı kodlamaktır ve yapmış olduğumuz aracı çalıştırmak için en önemli yerlerden bir tanesi de diyebiliriz.

Robotik Kodlamada Bulunan Bir Kaç Sensör;
  • Mesafe Sensörü 
  • Alev Sensörü
  • Sevro Motor
  • LCD Ekrana Yazı Yazma
  • Park Sensörü 
  • Yağmur Sensörü 
  • Motor Sürücü
  • Gaz Sızıntısı Alarmı
  • Yangın Alarmı 
  • Buton ve Buzzer Kullanımı
  • PIR (Hareket) Sensörü 
Yapmış olduğumuz robotun en önemli elemanı diye bilceğimiz; 

ARDUINO UNO

Robotik Kodlama Kaç Yaş İçin Uygundur? 

Robotik Kodlama kaç yaş için uygun derseniz, 
öğrenme prensibine göre 8-12 yaş aralığı uygundur. 

Hangi Kitabı Kullana Bilirim? 

Benim çevremin ve öğretmenimizin bize önerdiği kitap ORHAN CELEP'in yazmış olduğu MBLOCK İLE ARDUINO KODLAMA adlı kitabını kullanmanızı tavsiye ederim. 


Robotik Kodlama İle Yapılan Bir Kaç Araç;




















 



KAYNAKÇA


Sosyal Medya Hesaplarımız

Twitter 

İnstagram