HAYATIN GERÇEK YÜZÜ 





Hak etmeyene haddinden fazla değer verme. 
insanlarla ne kadar çok samimiysen o kadar gerçek yüzlerini görmezsin, sahte yüzlerine aldanırsın. 
İnsan yapamam dediği şeyleri yaparmış şaşkınım. Gördüm bunları şahit oldum, birebir yaşadım bunu günbegün çok yakındı. 



Sevmediğim insan tipi diyenlerin birbirleriyle sevgili olduklarını, dost olup ayrılmadıklarını, dost gibi davranır olduklarını gördüm. Şaşırdım... Şaşırdım ...

Şaşkındım ...  sevmek bu kadar mı saçmaydı!


#insanlara güvenimi bir kez daha kaybetme günü
Ahmet Ümit

Ahmet Ümit, 1960'ta Gaziantep'te doğdu. 1983'te Marmara Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirdi. 1981 yılında Vildan Ümit ile evlendi ve Gül adında bir kızı vardır. 1985-1986 yıllarında, Moskova'da, Sosyal Bilimler Akademisi'nde siyaset eğitimi gördü. Şiirleri 1989 yılında Sokağın Zulası adıyla yayımlandı.
 
1992'de ilk öykü kitabı Çıplak Ayaklıydı Gece yayımlandı. Bunu Bir Ses Böler Geceyi, Agatha'nın Anahtarı, Şeytan Ayrıntıda Gizlidir adlı polisiye öykü kitapları izledi. Hem çoçuklara hem büyüklere yönelik Masal Masal İçinde ve Olmayan Ülke kitaplarını yayımladı.

 

 Ahmet Ümit Türk Tarihini de içinde taşıyan konuları eserlerinde barındırarak okuyucunu heyecanını arttırmayı çok iyi bilen usta bir yazardır. Polisiye türünde yazdığı kitap ile adını yurt dışına taşımayı başaran ilk Türk yazar olma onurunu da taşımaktadır. Ümit'in "Sis ve Gece" isimli kitabı Yunanca'ya çevrilerek Yunanistan'da  satışa sunulmuştur.

25 Eylül 2010 tarihinden itibaren Habertürk Televizyonu için " Yaşadığın Şehir " adlı bir program serisi yaptı ve sundu. Ahmet Ümit Okan Üniversitesi Danışma Kurulu üyeliği yapmaktadır. 

Yararlanılan siteler : ahmetumit.com
                                    kidega.com
                                    hurriyet.com.tr

Video için ; Ahmet Ümit


Ahmet Usta misafir ağırlamayı pek sevmezmiş. Bunu bilen arkadaşları da onun misafiri olabilmek için çeşitli  yollar ararlarmış. Bir gün köy ırmağının tehlikeli olduğu için devlet tarafından kurutulacağını öğrenmişler.Bunu fırsat bilerek Ahmet Usta'ya "Bak usta şu akan ırmak kuruduğunda sen bizi misafir et."demişler. Ahmet Usta da bunu kabul etmiş. Bir gün bakmışlar ki ırmakta Bir damla su yok.Ahmet Ustayı getirip göstermişler.Usta oyuna geldiğini anlamış.Arkadaşlarına; "akşam bize gelin öyleyse."demiş.

Akşam misafirler gelmiş.Hepsi heyecanla Ahmet Ustanın ikramlarını bekliyormuş.Bir süre sonra dayanamayıp "Usta usta ,bize yemek ikram etmeyecek misin?"demişler.Usta da "sizin için kuzu pişiriyorum.Pişince ikram edeceğim."demiş.Misafirler bunun üzerine daha da sabırsız olmaya başlamış.

Vakit geceye yaklaşınca da "kaç saattir bekliyoruz, getir artık kuzuyu! demişler.Kuzunun gelmeyeceğini anlayınca da mutfağa girmişler.Gördükleri karşısında donakalmışlar.koca kuzu küçücük  mum ateşinde dönüyormuş.Hala çiğ olan kuzuyu gören misafirler"Bu nedir Usta ?"Bu kuzu mum ateşinde pişer mi hiç?"demişler.Ahmet Usta da hemen cevabı yapıştırmış."Siz  bana ırmak kuruyunca geleceğiz dediniz.Ben de size kuzu pişince vereceğim diyorum.
DENİZ OLSAM 

Bir deniz olmak isterdim. Sessiz bir deniz, gemilerin altında köpüren köpürdükçe açık mavi ve beyaza bulanmak isterdim.
Balıklara ev, insanlara seyir olurdum. İlerledikçe derinleşen deniz,
İç açan göz yumduran deniz...
Dalgalarımı martılarla yarıştırırdım.
İnsanların derdini dinlerdim. Karşısındakine anlatamadığını bir tek denize anlatırlardı.
Eşlik ederdim onlara konuşamasamda...

Maviliğim gözleri boyayan mavi, dalgalarım içine çeken dalga. Denize karşı gelenler yenik düşerlerdi küçük savaşıma ya boğulurlardı ya da...

Öyle mavi olacaktım ki gözleri kör eden o mavilikte, kumlarla birleşince huzur, kıyıya vururken kayalarlarla dans edişim sonra bir anda çekilişim... 


Cehaletbilgi karşısında her zaman daha güçlüdür. Çünkü cehalet kabadır. Bilgi, nazik.

Kötülük, iyilik karşısında daha güçlüdür.

Kötülük, kaçınılmaz olarak gücü içerir.

Gücü içermediği takdirde kötülük, aciz bir fesatlıktan başka bir şey değildir.

Sonuç olarak; kötü insan, iyi insandan daha güçlüdür. Uygarlık tarihi bunun örnekleriyle doludur.

Cahil insanın sesi, bilge insandan daha çok ve daha yüksek çıkar. Cahilin sözü bilgeninkinden daha çok duyulur.

Cahil insanbilge insana hakim olduğunda felaket ve adaletsizlik kaçınılmaz olur.  

Ama Kötülük ve iyiliğin, cahillik ve bilgeliğin, karanlık ve aydınlığın, siyah ve beyazın mücadelesi her zaman devam eder.

Hayat akarken, iyilik ve kötülük hikayesi hep olacak. İyi mi – kötü mü olacağımıza, bilgeliğin mi – cahilliğin mi peşinden gideceğimize karar vermek ise bizim seçimimiz.