TURNALAR


“Telli turnam selam götür sevdiğimin diyarına”

“Allı turnam, bizim ele varırsan şeker söyle, kaymak söyle, bal söyle”

      Birçok türküde ismine rastladığımız turna kuşlarının Anadolu kültüründeki yerini bugün konuşmaya ne dersiniz?

      Genellikle sazlık, sulak alan ve deniz kıyısı gibi bölgelerde yaşamını sürdüren bir kuş türüdür turnagiller. Güney Amerika ve Antartika bölgeleri hariç tüm dünyada yayılış gösterirler. Yayılış gösterdikleri ve mesken edindikleri  bölgelerden biri de Anadolu coğrafyasıdır. Bu topraklarda yıllarca yaşamlarını sürdürmüşler ve sürdürmektedirler. Anadoluyu yuva edinmiş olan bu kuşları bu coğrafyanın insanları da benimsemiş ve kültürüne dahil etmiştir.

  

 

Turnalar, Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. İlk Türk mutasavvıf olan Ahmed Yesevi’nin de turna donuna(kılığına,görüntüsüne) girdiği birçok kaynakta geçer.Yaklaşık 11.yy’dan itibaren turnaların bizim folklorümüze malzeme olduğunu söyleyebiliriz. Çoğu türküde sevgiliye haber götüren bir ulak konumuna girmiştir turnalar. Uzaklardaki sevdiklerimize turnalar vasıtasıyla  selam göndermişiz bu topraklarda. Alevi-Bektaşi inancında da turnanın Hz.Ali’yle özdeşleştirildiğini görüyoruz. Hatta bu yüzden Alevi-Bektaşi inançta turna kutsal bir hayvan olarak sayılmış ve avlanması yasaklanmıştır.Turnaları sadece Türk folkloründe görmüyoruz,Japon kültüründe de turnaların yeri oldukça değerli. Turnalar, Japon kültüründe dileklerin  temsili olmuştur. Herhangi bir dileği olan kişi 1000 adet origami turna kuşu yaptığında dileğinin gerçekleşeceğine, mutlu ve sağlıklı bir yaşam süreceğine inanır. Hatta gerçek bir yaşam öyküsünü konu alan “Sadako”  adlı kitapta da 1000 turna kuşu inancına rastlarız(kitabı okumanızı şiddetle öneririm). 

     Özetle, turnalar misafir gittikleri her toprakta önemli bir yer elde etmiş ve gittikleri yerlerin kültürlerinde önemli bir motif kaynağı olmuşlardır. Gökyüzünde kendi halinde yaşamını sürdüren bu kuşlar belki bundan habersizdir ancak bizler onların adını kültürümüzde yaşattıkça daima var olacaklar.


  



The Grinch (2018)


Gösterime Giriş Tarihi: 9 Kasım 2018
Tür: Komedi
IMDb: 6,3 / 10
Yönetmenler: Yarrow Cheney, Scott Mosier
Senaryo: Michael LeSieur, Tommy Swerdlow

Konu Özeti: Grinch, Noel'i çalmak için bir göreve giden, ancak genç bir kızın cömert tatil ruhu kalbini değiştiren alaycı bir huysuzluğun hikayesini anlatır.





The Princess Switch


Gösterime Giriş Tarihi: 16 Kasım 2018
Tür: Romantik Komedi
IMDb: 6 / 10
Oyuncular: Vanessa Hudgens, Sam Palladio ve Nick Sagar
Yönetmen: Mike Rohl
Senaryo: Megan Metzger, Robin Bernheim

Konu Özeti: Belgravia'da bir Noel pişirme yarışmasında yarışan Chicago fırıncısı, prensin ona benzeyen nişanlısıyla karşılaşır. İki günlüğüne hayat değiştirirler.





The Christmas Chronicles


Gösterime Giriş Tarihi: 22 Kasım 2018
Tür: Macera, Komedi, Aile
IMDb: 7,1 /10
Oyuncular: Kurt Russell, Darby Camp, Judah Lewis
Yönetmen: Clay Kaytis
Senaryo: Matt Lieberman, David Guggenheim

Konu Özeti: Noel arifesinde Noel Baba'yı kamerada yakalamayı planlayan kız ve erkek kardeş Kate ve Teddy Pierce'ın hikayesi, çoğu çocuğun sadece hayal edebileceği beklenmedik bir yolculuğa dönüşür.





The Knight Before Christmas


Gösterime Giriş Tarihi: 21 Kasım 2019
Tür: Macera, Komedi, Dram
IMDb: 5,5 / 10
Oyuncular: Vanessa Hudgens, Josh Whitehouse
Yönetmen: Monika Mitchell
Senaryo: Cara J. Russell

Konu Özeti: Bir ortaçağ İngiliz şövalyesi, aşktan hayal kırıklığına uğramış bir lise fen öğretmenine aşık olduğu günümüz Amerika'sına sihirli bir şekilde nakledilir.





A Christmas Prince


Gösterime Giriş Tarihi: 17 Kasım 2017
Tür: Komedi, Aile
IMDb: 5,8 / 10
Oyuncular: Rose Mclver, Ben Lamb
Yönetmen: Alex Zamm
Senaryo: Karen Schaler, Nate Atkins

Konu Özeti: Bir muhabir, bir playboy prensine içeriden bilgi almak için öğretmen olarak kılık değiştirdiğinde, bazı kraliyet entrikalarına karışır ve sonunda aşkı bulmaya başlar. Ama yalanını devam ettirebilecek mi?



KAYNAK : www.imdb.com



Anatomi ; canlıların yapısı ve düzeni ile ilgilenen bilim dalıdır. Yunanca "çıkarmak" anlamına gelen ana ve "kesmek" anlamına gelen Tome kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur.


Canlılar, hücre adı verilen en küçük yapısal birimlerin çok karmaşık fonksiyonları yerine getirebilecek şekilde bir araya gelmesiyle oluşmuşlardır. Hücre gözle görülmeyecek kadar küçüktür ve yan geçirgen bir zarla kuşatılmış durumdadır. Hücreye şeklini veren sitoplâzma gerekli yaşamsal ögeler içeren, yarı sıvı bir maddedir. Aynı görevdeki hücrelerin kümelenmesi ile dokular; farklı dokuların belirli bir işlevi görmek üzere birleşmesiyle de organlar oluşur. Yapısal özellikleri farklı olan organların bir araya gelmesi sonucunda da belirli bir bir işlevsel bütünlük gösteren sistemler şekillenir.


Anatomi geniş anlamda vücudun normal şeklini yapısını; vücudu oluşturan organları ve bu organlar arasındaki yapısal, görevsel ilişkileri inceleyen bilim dalıdır. Şekil bilim anlamına gelen morfoloji kavramı da canlıların şekilsel olarak da kabul edilir. Ancak günümüzde oluşumların yalnızca şekilsel değil işlevsel özelliklerinin de önem kazanması yapılan çalışmalarda hücre içi öğeleri ayrıntılı olarak hatta moleküller düzeyde incelmesi anatomi biliminin sınırlarını genişletmiştir. Anatomi eğitiminde kalıplaşmış kurallarla işlevsel bağlantıları dikkate almayan bir yöntem seçilmesi ezbere dayanan ve edinilen bilgilerin kısa zamanda unutulmasına yol açan bir öğrenme ile sonuçlanır. Herhangi bir yapının işlevlerinin ve diğer yapılarla bağlantılarının birlikte daha kolay anlaşılması olanağını yaratır. Bu nedenle yapıların ayrıntılarından çok hastalıklar ya da yararlanmalarla olan işlevsel bağlantıların öğrenilmesi, çağdaş tıp anlayışına daha uygundur.



                              Prof.Dr. N. Şimşek CANKUR'dan esinlenilmiştir.

GÜNEŞ SİSTEMİ

Merkür;

Merkür en küçük gezegendir. Merkür 4879 km´lik (Ay 3,475 km) bir çapa sahip olarak Güneş sistemindeki en küçük gezegen olarak tanımlanır ve çıplak gözle görülebilen beş gezegenden biridir. Dünya´nın sahip olduğunun manyetik  alanının yalnızca % 1´ne sahip olmakla, Merkür çok düşük bir manyetik alana sahiptir. Merkür'ün yüzey sıcaklığı ise Güneş sistemindeki diğer tüm gezegenlerden daha fazla günlük olarak değişir. Bazı ekvatoral bölgelerde gece 100k (-173 dereceden;-280 dereceye) gündüz ise 700k(427 santigrat derece,800 dereceye) kadar değişir. Merkür insanların yaşayabileceği bir gezegen değildir çünkü Merkür, güneşe yakın olduğu için çok sıcaktır ve orda insan yaşayamaz.



Merkür'ün dıştan içe doğru katmanlarını görelim;

1.Kabuk
2.Manto
3.Çekirdek şeklindedir.

Katmanlarının km nedir?

1. kabuğun kilometresi:100 ile 200 km´lik bir kalınlığa sahiptir.
2.Manto kilometresi:600 km´lik bir kalınlığa sahiptir.
3.Çekirdegin kilometresi:3600 km´lik bir kalınlığa sahiptir.




GÜNEŞ SİSTEMİ 


Güneş;

Dünya´nın çapından daha büyük olan güneş, dünya hacminin 1 milyon katına eşdeğer bir hacme sahiptir. Güneş %70´i hidrojen,%28´i helyum, %1,5´i karbon, nitrojen ve oksijen,%0,5 nikel, demir ya da hafif elementlerden oluşturmaktadır. Güneş bir gezegen değildir aslında bir yıldızdır ve güneşin yüzey sıcaklığı 5500 santigrat derece olup çekirdeğinin sıcaklığı ise 15,6 milyon santigrat derecedir. En soğuk yıldızlar kırmızı, orta sıcaklıktaki yıldızlar turuncu ve kırmızı renkler karışıktır ve son olarak en sıcak yıldızlar ise mavi renktedir.














Güneşin katmanlarını dıştan içe doğru sıralayalım;

1.Çekirdek
2.Işımsal bölge
3.Konvektif bölge
4.Fotosfer
5.Kromosfer
6.Korono
7.Güneş lekesi
8.Granüller




Tütün çiçeği ile ilgili bilgiler

Nicotiana, Amerika, Avustralya, güney batı Afrika ve Güney Pasifik'e özgü Solanaceae familyasındaki otsu bir bitki ve çalı cinsidir. Genellikle tütün bitkileri olarak adlandırılan çeşitli Nicotiana türleri süs bahçe bitkileri olarak yetiştirilir.

                              

Haziran-Ağustos ayları arasında pembemsi renkli çiçekler açan, 0,75-1,5 m boylarında, bir yıllık kültür bitkisidir. Gövdeleri dik, silindir şeklinde, tüylü ve yapışkanlıdır. Yapraklar sapsız veya kısa saplı, büyük oval, tüylü ve yapışkan, özel kokulu ve acı lezzetlidir. Çiçekler tepede salkım durumunda bulunurlar. Tüp şeklinde, pembemsi-kırmızı renkli, tüylü ve beş sivri dişli çiçeklere sahiptir.

Botanik Bilgi:

Patlıcangiller familyasından olan bitki, bir yıllık ve 1-2 metre boyundadır. Dikine yükselen, otsu bir bitki olup gövdesi yuvarlak ve koyu yeşil renklidir. Yaprakları koyu yeşil renkli, kenarları bütün, geniş mızrak şeklinde, sıra ile dizilmiştir. Çiçekleri salkım demeti gibi bir arada toplanmış olup, ucu pembemsi veya leylâki, geri kısmı sarımsı beyaz renktedir. Meyveleri kapsül şeklinde kahverengimsi renkte olup içinde küçük tohumlar bulunur.

                                                              

Yetıştirildiği yerler

Anayurdu Amerika olan bir bitkidir. Türkiye’nin genellikle Ege bölgesinde ve az miktarda Güneydoğu Anadolu’da yetiştirilir. Sigaranın hücreleri tahrip ettiği ve böylece kişinin daha kolay kansere yakalanmasına neden olduğu görülmüştür.

Sigaranın sağlığa zararları

  • Akciğer, ağız, gırtlak, ve dudak kanserinin % 95-98 oranında sigaranın sebep olduğu tespit edilmiştir.
  • Alzheimer hastalığına (bunama) sebep olur.
  • Beyin kanaması, kalp krizi, el ve ayaklarda kangrene sebep olur.
  • Cinsel isteksizliğe sebep olur.
  • Hamile kadınlarda düşüklere sebep olur.
  • Guatr hastalığına sebep olur.
  • Böbrek üstü bezelerinde aşırı adrenalin salgılaması nedeniyle sinirlilik, depresyon, nevralji ve baş ağrısı gibi birçok hastalığa neden olabilir.

Bilgilendirme

Tütün veya bilinen ismiyle sigara kullanımı, insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahiptir. Bu zararlı etkiler göz önüne alınarak kullanımının yaygınlığı incelendiğinde, ciddi oranlar ve olumsuz tablolar göze çarpmaktadır. Özellikle kalp-damar ve akciğer rahatsızlıklarını tetikleyici etkisi olan tütün; ölüme neden olabilmektedir.

Osmanlı Cihan Devleti denizcisi, kaptanı olan Piri Reis, Amerika'yı gösteren dünya haritaları ve Kitab-ı Bahriye adlı denizcilik kitabıyla da tanınıyor.

HAYATI

1465/1486:

Küçük sahil kasabası Gelibolu'da 1465-1470 yılları arasında doğduğu tahmin edilen Muhiddin Piri Reis, 11 yaşına kadar burada yaşadı. Okuma ve yazmayı öğrenen Piri Reis, daha sonra denizciliği öğrendiği amcası Kemal Reis'in gemilerinde çalışmaya başladı. Piri Reis, amcasının yanında geçirdiği 14 yıl içinde her türlü mesleki bilgi ve beceriyi kazandı.

1487/1493:

1486'da Ispanya'nın Girnata'daki Müslüman halkının Osmanlı Devleti'nden yardım istemesi üzerine amcasının gemileriyle bu Müslümanları 6 yıl boyunca Afrika'ya taşıdığı 1487-1493'te deniz üzerinde pek çok araştırma ve çalışma gerçekleştirdi. Kemal Reis ile Batı Akdeniz kıyılarında ve çeşitli adalarda korsanlık yapan ve kış aylarında Cezayir, Tunus ve Bona limanlarında kalan Piri Reis, bulundukları yerlerin ve bölgedeki adaların fiziki bilgilerini ve kimlere ait olduğunu not aldı.

1494:

Beyazıt, korsanlık yapan Türk gemilerini devlet yönetimi altına toplayarak, Kemal Reisi, gemilerini ve deniz askerlerini de huzuruna davet etmesi üzerine Kemal Reis oluşturduğu deniz gücüyle Osmanlı Devleti'nin hizmetine girdi.

1499/1502:

Bu yıllarda meydana gelen deniz savaşları sırasında ünü duyulan Piri Reis, dönemin Kaptan-ı Derya'sı Davut Paşa'nın filosundaki bir savaş gemisinin komutanı oldu.

1500/1502:

Venedik ile yapılan savaşlarda Piri Reis'in hizmet ve başarıları dikkat çekti.

1511:

Nedeni bilinmeyen bir deniz faciasında amcası Kemal Reis'i kaybettikten sonra bir süre denizciliğe ara vererek Gelibolu'ya döndü.

1513:

Kendisini ölümsüzleştirecek ilk eseri "Dünya Haritası"na yoğunlaştı.

1516/1517:

Mısır seferi gerçekleştirildiği sırada donanmadan ayrılarak bir filo ile Nil yolundan Kahire'ye giderek, buranın da haritasını yaptı ve bölge hakkında tarihi ve coğrafi bilgiler verdi.

1517:

İskenderiye'ye bir filo ile giden Yavuz Sultan Selim ile şahsen tanışma fırsatını buldu ve daha önce hazırladığı dünya haritasını padişaha hediye etti. Mısır seferinden sonra sonra tekrar Gelibolu'ya dönen Piri Reis burada bilimsel çalışmalara devam etti.

1520:

Piri Reis, Kanuni Sultan Süleyman'ın Osmanlı tahtına geçmesiyle birlikte çalışmalarını sürdürerek Rodos'un fethini gerçekleştiren büyük donanmada da görev aldı.

1524:

Sadrazam Pargalı İbrahim Paşa'nın Mısır'a gitmesi sırasında paşaya eşlik etti ve Paşa tarafından daha yakından tanındı.

Yolculuk sırasında "Kitab-ı Bahriye" eserinin ilk çalışmaları hakkında sadrazama bilgi verdi. Sadrazamın önerisi üzerine çalışmalarını kitap haline getirdi. Pargalı İbrahim Paşa aracılığıyla çalışmasını Kanuni Sultan Süleyman'a takdim eden Piri Reis, Hint Beylerbeyliği (Kızıl Deniz, Umman Denizi ve Basra Körfezi Amiralliği) ve daha birçok önemli denizcilik görevinde bulunarak devlet çalışmalarında aktif rol aldı. 

1528:

Deri üzerine renkli olarak ikinci defa "Dünya Harita"sı hazırladı. 

1552:

İkinci kez çıktığı Mısır seferi sonrası gemilerinin ihtiyacını gidermesi için donanmayı Basra'da bırakarak ganimet yüklü gemilerle Mısır'a gelen Piri Reis, Kanuni Sultan Süleyman'a şikayet edildi. 

1554:

Piri Reis, şikayetler sonucunda hizmette kusur ile suçlanarak, 80 yaşını aştığı bir dönemde idam edildi.

     

        

       

                     DOWN SENDROMLU HAYVANLAR


Hayatınızda hiç down sendromlu hayvan duydunuzmu? Şahsen ben ilk duyduğumda çok şaşırdım ve açıkcası baya bi ilgimi çekti umarım sizinde ilginize çeker ama önce down sendromu neymiş gelin ona bakalım.

DOWN SENDROMU NEDİR?

Down sendromu, bebekteki 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması nedeniyle ortaya çıkan bir durumdur. Dünyada ve ülkemizde 750-1000 doğumda bir görülen Down
Sendromu; fiziksel büyüme geriliği, karakteristik yüz görünümü ve orta derecede zihinsel geriliğe yol açabilir.

  

Peki down sendromlu hayvanlarında olabileceğini biliyormuydunuz?


MAYMUN

Doğada insana en fazla benzerlik gösteren hayvan maymundur. bilim adamları birçok araştırma yapmıştır ve maymunların insanların kromozom sayılarının benzerliklerinden  dolayı(insanların 46 maymunların 48) maymunların ve daha birçok hayvanında down sendromlu olabileceğini açıklamışlardır.                  

BEYAZ KAPLAN

ABD’de bulunan Kenny adındaki beyaz kaplan kan bağı olan kaplanların çiftleşmesiyle doğmuş. Kenny Down Sendromu belirtileri gösteriyordu. Kaplanlarda da 19 çift kromozom bulunmaktadır. Bu yüzden Amerika’da beyaz kaplanların akrabalarıyla çiftleştirilmesi engellendi. Daha önce bu uygulama hayli fazla yapılıyordu.

KÖPEK

Köpeklerde Down Sendromu çok fazla rastlanan bir hastalık değildir. Down Sendromlu köpeklerin tüyleri seyrek, derileri ince ve zayıf, burunları kuru olur. Bu hastalığı yaşayan köpeklerin duyu yetenekleri ve iç organları sorunludur. Yapılması kolay emirleri halletmekte zorluk çekerler ve alışık olunmayan tavırlar sergileyebilirler.







KAYNAKÇA:

https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/down-sendromu/
https://www.neoldu.com/hayvanlarda-down-sendromu-gorulur-mu-5058h.htm



 Savaş Pilotluğu

Savaş Pilotluğu Nedir?

Savaş pilotluğu günümüzün en gözde mesleğidir. Bunun nedeni ise havacılık sektörünün gelişmiş olmasıdır fakat buna rağmen mesleğin zorlu eğitimlerinden dolayı çoğu aday başarılı olamamıştır. Bu eğitimler ise şunlardır:

Savaş pilotu olmak isteyen adaylar ilk öncelikle Hava Harp Okul'unda 4 senelik akademik eğitimlerinde T-41D uçakları ile özendirici uçuş, planör, paraşüt eğitimi sonrasında Türk Hava Kuvetleri'nde Pilot Eğitim Sistemi'nin temeli olan pilotaj eğitimini almak için 2. Ana Jet Üssünde SF-260D uçaklarında Başlangıç Uçuş Eğitimi, KT-1T uçaklarında Temel Jet Eğitimi ve T-38A uçaklarında Tekâmül Jet Eğitim'ini alırlar. Temel Jet Eğitimi'ni başarıyla tamamlayanlar Hava Kuvvetlerinin ulaştırma ve helikopter pilotu ihtiyacını karşılamak üzere Tekâmül Helikopter ve Tekâmül ulaştırma pilotaj eğitimine tabi tutulurlar. Bu eğitimi başarıyla tamamlayan ve pilot brövelerini takan kartallar F-16 pilotu olmak için son olarak F-16 Tam Harbe Hazırlık Eğitim'ini almak üzere 9. Ana Jet Komutanlığı'na bağlı olan 193. Öncel Filo'ya gelirler ve eğitimi başarıyla tamamlayanlar Türk Hava Kuvvetleri'ndeki F-16 Filolarına atanırlar.

Daha Fazla Bilgi İçin: Savaş Pilotu Eğitimi

Daha Fazla Bilgi İçin: F-16 Pilotu Nasıl Yetişiyor?

Daha Fazla Bilgi İçin: Jet Pilotları Yüksek Basınca Nasıl Dayanıyor?



T41D uçaklarında özendirici uçuş, planör ve paraşüt eğitimi verilir.


SF-260D uçaklarında Başlangıç Uçuş Eğitimi verilir.


KT-1T uçaklarında Temel Jet Eğitimi verilir.


T-38A uçaklarında Tekâmül Jet Eğitimi verilir.


Eğitimi başarıyla tamamlayanlar F-16 Filolarına atanırlar.

Savaş Pilotu Olmanın Şartları Nelerdir?

  • Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak
  • Daha önce askeri okuldan ayrılmamış ya da atılmamış olmamak
  • Kişinin sabıkası olmaması
  • Birisi ile nikahsız yaşıyor olmamak
  • 20 yaşını doldurmuş olmak
  • Kişinin aile fertlerinden birinin sabıkasının olmaması
  • Sağlık sorunu ve genetik bir rahatsızlığının olmaması
  • Boyun 1.65 santimetreden uzun 1.90 santimetreden kısa olması

Savaş Pilotu Nasıl Olunur?

Savaş pilotu olmak için lisede askeri havacılık lisesini kazanarak 4 senelik eğitimini başarıyla tamamlamak ve hava harp okuluna girmeye hak kazanmak yeterliydi fakat günümüzde olan bazı olaylar nedeniyle askeri liseler kapatılmış ve Hava Harp Okulu yeni kurulan Milli Savunma Üniversitesine bağlı bir şekilde eğitim vermeye başlamıştır.

KAYNAKÇA: https://www.hvkk.tsk.tr/Custom/Hvkk/131

KAYNAKÇA: https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/pilot-nasil-olunur-askeri-savas-ve-helikopter-pilotu-olma-sartlari-6185375



ROALD DAHL KİMDİR?

Roald Dahl 1916'da  Galler'in Liandaff kentinde doğmuştur. 1932'de İngiltere'nin en iyi ve tanınmış olan okullardan birisine gitmiştir .Okulu bitirdikten sonra üniversiteye gitmek yerine bir keşife katılmıştır.

II.dünya savaşı sırasında Kraliyet hava kuvvetlerinde görev yaptı . Görevini yaptığı sırada C.S froster'ın özendirmesiyle orduda çaliştıgı yıllarda başından geçen olayları kağıda dökdü.

1940'lı yılllarda çocuk ve yetişkin okuyuculara yonelik çalışmalar yapmaya başladı.İlk kıtabı ise  Walt Disney için yazdığı,sonradan ise sinemeya uyarlanan ilk kitabi Gremlins'dir.Ve bu eserleri en çok satanlar arsında yer almıştır.

Edebiyatta olan katkılarından ötürü dünya fantezi  yaşam başarı ödülü ve 1990 yılında ingiliz kitap ödüllerinde 16 . sırada yer almıştır. Kuralları hiçe sayan ,ama zekice yazılmış çocuk kitapları ve büyüklere yönelik korku kitapları ve romanlarıyla çok sevilen roald dahl 1990 yılında Oxford 'da vefat etmiştir.

Eserleri;

  • Charlie'nin Çikolata Fabrikası
  • Matilda
  • Charlie'nin Büyük Cam Asansörü
  • Dev Şeftali
  • Kaplumbağa
  • Zürafa,Peli ve Ben
  • George'un Harika İlacı
  • Koca sevimli dev
  • ....


Kaynakça:
https://en.wikipedia.org/wiki/Roald_Dahl
https://www.idefix.com/yazar/roald-dahl/s=149558


 Uzun zamandır duyulmamış,büyük bir izleyici kitlesi olmayan filmlere ilgi duyuyorum.Bu aralar İran sinemasından gidiyorum.Bu zamana kadar bir çok filmini izledim.Mekan seçimleri,hikayelerin gerçekliği,oyuncuların doğallığı,biraz ortak kültür ve film için kullandıkları müzikler olmak üzere gerçekten taktir ettiğim birçok özelliğe sahip bir sinema.

Şimdi ise sizlere bugün izlediğim ve öğrencilerimle birlikte öğretmen arkadaşlarımın da kesinlikle izlemesi gerektiğini düşündüğüm;içinizi ısıtacak bir film önerisiyle geldim:PENCERE


Filmin Konusu:

Hasta,yürüyemeyen ve dolayısıyla evden dışarı çıkamayan,vakit geçirebileceği televizyonları dahi olmayan küçük Nergis ile karşı komşularının oğlu,resme meraklı olan Ali'nin arkadaşlığından bahsediyor.Ana karakterimiz, kocaman bir yüreğe sahip olan Ali'nin film de bize öğrettiği çok ince mesajlar var.

Ali,Nergis'in hastalığını öğrenince onu neşelendirmek için resimlerle ona bir dünya sunuyor ve Nergis'in penceresi o resimlere açılıyor.Elindeki imkanları değerlendirip resim konusundaki yeteneğini artıran Ali; bizlere asla pes etmememizi ve asıl önemli olanın inanmak ve çabalamak gerektiğini naif bir şekilde aktarıyor.Ve tabiki çevresindeki olaylara kayıtsız kalmayışı,yardımseverliği ve zekasıyla izleyiciyi şaşırtıyor.😊 

İzlediğim her andan keyif aldığım bu filmi şiddetle tavsiye ediyorum ve yorumlarınızı bekliyorum 😊

İzlemek isteyenler için bağlantıyı paylaşıyorum:

https://youtu.be/sGhZTqKcFko


UZAYIN OKSİJEN FABRİKALARI                                                                               

Uzay, hepimizin bildiği gibi insan yaşamına elverişli olmayan sonsuz boşluktur.

Özellikle de yaşama izin vermemesi nedeni ile insanoğlunun hep dikkatini çekmektedir.

İnsanoğlunun bu merakı onu uzaya çıkma ve orada yaşam olup olmadığını keşfetmeye sürüklemiştir.

 

İlk uzaya çıkış fikirlerinin oluşmasında aslında edebiyatın büyük önemi vardır. En önemli örneği ise Jules Verne ’in “Aya Yolculuk” adlı bilim kurgu öyküsüdür.

Kitapta  Amerikan iç savaşı sırasında , Maryland  eyaletin in Baltimore şehrinin zengin  ailelerinin bir araya gelerek kurduğu Silah Kulübü, savaştan sonra sessizliğe bürünür .Savaş sonrasında bir araya gelen üyeler, yeni hedeflerini, Ay’a gidecek bir uzay gemisi inşa etmek ve onunla Ay’ gitmek olarak belirler.

Verne’in seyahate dair yaptığı hesap ve tahminlerin, onun zamanındaki tüm bilgi eksikliklerine rağmen, gerçeğe son derece yakınlığı açısından şaşırtıcıdır. Bu kitap açık bir şekilde aya çıkma fikrinin temeli olmuştur. Daha sonra bu kurgu yavaş yavaş gerçekleşti. İlk olarak SSCB’nin Sputnik 1 yapay uydusunu yörüngeye yerleştirmesi ile insanlık adına büyük bir adım atıldı ve bundan sonra uzay çalışmaları hız kazanarak devam etti.

 

Bu kısa bilgilerden sonra asıl meselemize gelecek olursak Uluslararası Uzay İstayonu’ nda  bir devrim yaşandı. 2015 yılının Ağustos ayında Mikro yerçekimli Uzay İstasyonunda  33 günde yetiştirilen marullar istasyonda bulunan astronotlar tarafından tadıldı.

 (Uzayda yetişen ilk sebze Marul)

Astronotların bu tarihi yemeği NASA’nın internet sitesinden canlı bir şekilde yayınlandı. Marullar kırmızı, mavi ve yeşil LED ışığı altında yetiştirildi. Uzmanlar, kırmızı ve mavi ışıklar bitkinin fotosentez yapmasını sağlarken, yeşil ışık marulun doğal rengini kaybederek mora dönüşmemesi için kullanıldığını belirtti.

(Zinya Bitkisi-Kirli Hanım Çiçeği)

2016 yılına gelindiğinde, tohumdan bitki yetiştirme ve yetişen bitkiden yeniden tohum alma ile ilgili yapılan bir çalışmada papatyalar ve ayçiçekleri ile aynı familyanın üyesi olan Zinya çiçekleri için bir yetiştirme denemesi de yapılmıştır.

Yaşanan bu tarihi olaydan sonra uzayda birçok bitki yetiştirilmiştir. Bu güne kadar Veggie projesi kapsamında yetiştirilen bitkiler şöyledir:

  • Arabidopsis(yabani bir ot)  
  • Mizuna marulu,
  • Cüce buğday,
  • Yumuşak buğday,
  • Brassicarapa(şalgam)
  • Pirinç,
  • Lale,
  • Kalanşo,
  • Keten,
  • Soğan,
  • Bezelye,
  • Turp,
  • Marul,
  • Buğday,
  • Sarımsak,
  • Salatalık,
  • Maydanoz,  
  • Dereotu,
  • Domates,
  • Tarçın ,
  • Fesleğen,
  • Patates ,
  • Kenevir
  • Kirli hanım çiçeğidir.

 (Uzay tohumları numunesi)

Şimdi ise “Uzay  Tarlası”  projesine kapsamında bitkiler yetiştirilmeye çalışılıyor.

 İleride ne olacağını zaman gösterecek. Mars ‘ta hala yaşam olup olmadığı tartışma konusu belki de ileride Mars’ta bitki yetiştirebileceğiz. 

Kim bilir belki de sadece Mars ile sınırlı kalmaz ve diğer gezegenlerde de bitki yetiştirebiliriz😉😉


                                                                                                                                                                             

 




 Çevre kirliliğini önlemek için neler yapılabilir?

  • Geri dönüşüme önem vererek oluşturulan çöplerin azaltılması sağlanmalıdır.
  • İzinsiz ağaç kesmemeli, ağaçlandırma yapılmalıdır.
  • Görüntü estetiğini bozan binalar düzenlenmelidir.
  • Araç yakıtlarının ucuzu değil, çevreye zararsız olanı tercih edilmelidir.
  • Büyük şehirlerde toplu taşıma tercih edilmelidir. Böylece egzoz gazları en aza iner.
  • Modern toplu konutlar yapılmalı, çarpık kentleşme engellenmelidir.
  • Termik santraller kaldırılmalıdır.
  • Yeşil alanlar artırılmalı, sular kirletilmemelidir.
  • Fabrika bacalarına filtre takılmalıdır.
  • Atık su arıtma tesisleri kurulmalı, sanayi atıklarının temizlenmesi sağlanmalıdır. 



Çevreye zarar vermeyen 4 grup enerji kaynağı vardır:

  • Güneş Enerjisi.
  • Jeotermal Enerji.
  • Su Enerjisi.
  • Rüzgar Enerjisi
Çevreye zarar veren enerji kaynakları:  
  • Petrol 
  • Kömür


  • İnsan hayatının devamını sağlayabilmek sağlığı korumak ise, ancak sağlıklı ve temiz bir çevre ile mümkündür. ... Bu nedenle vücudumuzu ve elbisemizi temiz tuttuğumuz gibi, yaşadığımız; uzak ve yakın çevremiz olan, evimizi, sokağımızı, kısaca içinde yaşadığımız dünyamızı da temiz tutmalıyız.


ÇEVRE KİRLİLİĞİ DÜNYANIN ORTAK SORUNUDUR


           Çevre kirliliği doğada yaşamını sürdüren tüm canlılara zarar verir. ... Dünyada nüfusun artması ve bu nüfusun ihtiyaçları, insan eliyle yaratılan kirliliği hızlandırmaktadır. Çevrenin kirlenmesi, ekosistemin dengelerini bozarak iklimsel değişikliklere de sebep olmaktadır.


Herkese merhaba;

Günlük hayatta bir çok kelime kullanıyoruz ve çoğu zaman da okuyoruz.Peki bu kelimelerin nereden geldiğini,hangi anlamlar içerdiğini ve kökenini biliyor muyuz? 

Etimoloji bilim dalı sayesinde bu konu hakkında çokça bilgi edinebiliriz.:) İlk önce tanımla başlayalım..

ETİMOLOJİ NEDİR?

Kelimelerin köklerini, hangi dile ait olduklarını, ne zaman ortaya çıktıklarını, ilk olarak hangi kaynakta kayıt altına alındıklarını, ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen dil bilimi dalıdır.


Birkaç örnek incelemeye ne dersiniz? :)

Merhaba kelimesi;

Arapça marḥabā مرحبا "'ferahlıkla' (karşılama sözü)" fiilinden alıntıdır. Arapça fiil Arapça rḥb kökünden gelen raḥab رحب "ferah ve geniş olma" sözcüğünün zarfıdır.

Doktor kelimesi;

-Bana sorsalar iyileştiren ya da şifacı anlamını taşıyor diye cevaplardım ama öyle değilmiş:)

Fransızca sözcük Latince doctor "öğretmen, hoca" sözcüğünden evrilmiştir. Bu sözcük Latince docere, doct- "öğretmek" fiilinden +or sonekiyle türetilmiştir.

Bilim kelimesi;

Kırgızca bilim "bilgi, malumat" sözcüğü ile eş kökenlidir. Kırgızca sözcük Eski Türkçe bil- fiilinden +Im sonekiyle türetilmiştir.

Gölge kelimesi;

Eski Türkçe köli- "gölgelenmek, kararmak" fiilinden +gA sonekiyle türetilmiştir. Eski Türkçe fiil Eski Türkçe kölige sözcüğünden evrilmiştir.

Meslek kelimesi;

Arapça slk kökünden gelen maslak مسلك "1. yol, rota, 2. (mec.) yöntem, fikir akımı, hayatta tutulan yol" sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Arapça sulūk سلوك "bir yolu izleme, yol alma, seyahat etme " sözcüğü ile eş kökenlidir.

Kanka kelimesi;

Çingenece (Roma) kanka "arkadaş, yoldaş" sözcüğünden alıntıdır.

Matematik kelimesi;

Fransızca mathématique sözcüğünden alıntıdır. Fransızca sözcük Eski Yunanca mathēmatiká μαθηματικά "genel anlamda ilim, özellikle sayılar ilmi" sözcüğünden alıntıdır. 

Bu sözcük Eski Yunanca máthēma μάθημα "ders, genel anlamda öğrenilen şey, bilgi" sözcüğünden türetilmiştir.

Fırtına kelimesi;

İtalyanca fortuna "1. kader, kısmet, baht, 2. kaza, özellikle deniz kazası" sözcüğünden alıntıdır.

İnsanoğlunun kendisini ifade etme yolu olan kelimeler;bazen insanların gönlüne  güzel bir dokunuş yaparken bazen de kırıcı bir etki bırakabiliyor.Özellikle kelimelerin anlamını öğrendikten sonra bilinçli bir şekilde kullanmak insana ayrı bir haz uyandırıyor. Aslinda etimoloji bilim dali sayesinde dil dediğimiz bu iletişim aracının;  ne kadar zengin olduğunu ve dillerin birbirinden türediğini görebiliyoruz.


Merak ettiğiniz başka kelimeler varsa size yararlandığım kaynak bir site linki bırakıyorum:)


https://www.etimolojiturkce.com/kelime/f%C4%B1rt%C4%B1na


Umarım  etimoloji ilginizi çekmiştir.Sevgiyle kalın:)



PDR NEDİR?


   Herkese merhaba, ''PDR'' kısaltması bazılarımıza bir şeyler çağrıştırırken bazılarımıza pek bir şey çağrıştırmayabilir. Ya da PDR kısaltmasının anlamını çoğumuz bilmiyor olabiliriz. Ama ne demiş büyüklerimiz ''Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp'' 😊hadi gelin o zaman, birlikte öğrenelim 😊


   PDR= Psikolojik Danışma ve Rehberlik demektir. Ve bu alanın kullanılan başka kısaltmaları da mevcut. Örneğin; PDR, RPD gibi. Ancak kısaltması her ne olursa olsun temelde aynı amaca hizmet eden ve gerçekten gönülden yapılması gereken bir meslek alanı. Üniversitelerin Eğitim Fakültesi bünyesinde yer alır ve dört yıllık bir bölümdür.

Peki nedir bu PDR'nin çalışma alanı?

   Aslında pek çok alanda iş imkanı sunuyor. Sağlık, işletme, endüstri, spor ve belki de en önemlisi EĞİTİM alanında.

   Bazen akademik konulara çok fazla kafa yorup kendimizi, ruhumuzu, psikolojimizi ihmal ediyor olabiliriz. Elbette ki derslerimiz bizim için önemli ancak her zaman şunu öğrenciler olarak bilmeniz gerekiyor ki; okul içinde sizi koşulsuz şartsız, yargılamadan, eleştirmeden, sorgulamadan, size akıl vermeden dinleyecek bir insan var ve o da Okul Psikolojik Danışmanınız/ Rehber Öğretmeniniz 😉 Size kendi yolunuzu bulmanız için yardım edecek ve anlattığınız hiçbir şey konuştuğunuz o odadan dışarı çıkmayacaktır buna emin olun. (Sizin veya çevrenizdeki insanların can güvenliğini tehlikeye atacak durumlar hariç)

👉Ailevi konularda
👉Akademik konularda
👉Arkadaşlarınızla herhangi bir sorun yaşadığınızda
👉Birisiyle konuşma ihtiyacı hissettiğinizde
👉Kendinizi yalnız hissettiğinizde 
👉Sınav kaygısı yaşadığınızda
👉Herhangi bir travmatik olay yaşadığınızda
👉Ve daha bir çok konuda bir PDR uzmanı size yardım edebilir.

   Bir PDR uzmanı, aldığı eğitim neticesinde, etik ilkelere dayanarak belirli yöntem ve tekniklerle size kendinizi dinlemeniz ve kendiniz için en iyi çözüm yolunu bulmanız için yardımcı olur. Sizin sorunlarınızı sizin yerinize çözmez, sorunlarınızı sizin çözmeniz için size yolLAR gösterir. Ve bir de bakmışsınız ki ''sorun'' olarak gördüğünüz o şeyin ''çözümü''nü kendi kendinize bulmuşsunuz bile :) Bu da sizin hayata ve karşılaştığınız sorunlara bakış açınızı etkiler ve kendinizi çok daha güçlü hissedersiniz.

   İşi insan olan ve insana dair olan her meslek çok kıymetli. Dilerim her birimiz gönüllere dokunmayı başarabiliriz. 

Sonraki yazılarda görüşmek dileğiyle,

Sevgiler 😇

Daha detaylı bilgi için Türk-PDR Derneği internet sitesini inceleyebilirsiniz. PDR NEDİR?

  

ARİF SAĞ

Arif Sağ (1945,Aşkale, Erzurum)Türk Halk Müziği sanatçısı, bağlama virtüözü, akademisyen ve eski Ankara milletvekilidir. Önemli sanatçılarımızdan biridir.

Sanat Hayatı

1945 yılında Dağlı köyünde dünyaya geldi. İstanbul'a geldikten sonra Aksaray Musiki Cemiyeti'nde Nida Tüfekçi'nin öğrencisi olur.Müzikal yapısını kısa zamanda oluşturmayı başarır.

İlk plağı"Gafil Gezme Şaşkın Bir Gün Ölürsün" 1963 yılında çıkartmıştı. 1965'te İstanbul Radyosu'na bağlama sanatçısı olarak girdi.Arif Sağ 45'lik plak dönemi olarak adlandırılan ve yaklaşık 20 yıl devam eden bu sürecin en parlak simalarındandır.

Arif Sağ 50'ye yakın plak ve 200'ün üzerinde beste yaptı. Bir çok sanatçıya bağlamasıyla eşlik etti.İstanbul Devlet Türk  Müziği Konservatuarı'nda öğretim üyeliği yaptı. Bu görevinden ayrılarak kendi adını taşıyan Arif Sağ Müzikevi'ni kurdu.

1983
   
1987 ve 1991 yılları arasında Ankara milletvekilliği de yapan Arif Sağ 2 Temmuz 1993'teki Sivas Madımak katliamından sağ kurtulmuştur. Bağlamada ki en büyük üstadlar arasında yer alan Arif Sağ 2000 yılında ünlü İspanyol Flamenko gitarist Tomatito ile Avrupa'nın 12 şehrinde konser verdi.

Albümleri

  • Gurbeti Ben mi Yarattım? (1981)
  • İnsan Olmaya Geldim (1983)
  • Muhabbet 1-5 (Muhlis Akarsu, Musa Eroğlu ve Yavuz Top ile birlikte) (1983-1989)
  • Halay (1988)
  • Duygular Dönüştü Söze (1989)
  • Türküler Yalan Söylemez (1990)
  • Biz İnsanlar - Kerbela (1990)
  • Resital 1 (Musa Eroğlu ile birlikte) (1990)
  • Ben Çaldım Siz Söyleyin (1991)
  • Halaylar ve Oyun Havası (1992)
  • Direniş (1993)
  • Umut (1995)
  • Seher Yıldızı (Belkıs Akkale ile birlikte) (1996)
  • Concerto for Bağlama (1998)
  • Golden Bağlama with The İstanbul State Symphony Orchestra (Erdal Erzincan ve Erol Parlak ile birlikte) (1999)
  • Dost Yarası (2002)
  • Davullar Çalınırken (2005)
  • Anadolu Döktürmeleri (2006)
  • Ezo Gelin - Dizi Müziği (2007)
  • Şekeroğlan - Saz ile Oyun Havaları (2011)

Yararlandığımız Siteler:
https://www.milliyet.com.tr/gundem/arif-sag-kimdir-arif-sagin-saglik-durumu-nasil-6071405