Her son yeni başlangıç

Yavaş yavaş son günlere geliyoruz. Bir hafta sonra son kez zil çalacak, belki ilk defa ders bitmesin isteyeceğiz. Arkadaki dörtlü bile son dersi pür dikkat dinleyecek. Eminim ki ağlayan bile olacaktır. Girdiğimiz ilk canlı dersler dün gibi aklımda. Zoom'da adı telefon markası olanlar, derslere arkadaşı ile özelden konuşmak için gelenler, beden dersinde yaptığımız ısınma hareketleri... Çoğu öğrenci sadece beden dersinde kameralarını açardı. Sesini açmayı unutanlar bile vardı. O zorlu dönemden sonra 2. dönem okulumuza geldik. Müdürün yaptığı ilk konuşma, okula girmeye çalışırken yakalanan öğrenci, ilk İstiklal Marşı, okula geldiğimizde kurulan ilk arkadaşlık. O arkadaşlığın son seneye kadar geleceğini asla düşünemezdim. O sene hepimiz rehberlik servisine gitmeye utanırdık. Aslında ortaokul bize birçok şey kattı, bazıları yeteneklerini öğrendi. Bazıları ömür boyu sürecek arkadaşlıklar kazandı ama en önemlisi ise ileride anlatacak birçok anımız oldu. Bazen düşünüyorum, acaba derslerde daha çok şımarmalı mıydık, belki daha fazla anımız olurdu, fakat dozunda sakinlik de çok şeyler kattı bize. Okul koridorundaki petekte yapılan sohbetler o kadar akıcıydı ki bazen zili bile duymazdık. Sınavdan önce yapılan kodlamalar hep akılda kalırdı. Arkadaşlarımı her dönem değişen hobilerime zorla çağırdımı hatırlıyorum. Hiç itiraz etmezlerdi ya da ben fazla iyi ikna ediyordum. O dönemde sınıfta yapılan saçma konuşmaların hiç değeri yoktu ama şimdi paha biçilmezler.















Kendimi tekrarlamayı pek fazla sevmem ama ortaokul bize gerçekten çok şey kattı. Kendimden örnek verecek olursam, sağlıklı arkadaşlık kurmayı, manevi sınırlarımı korumayı, kısaca kaliteli bir hayatı öğrendim. Ama bunu tek başıma yapmadım. En başında dönem dönem değişen sınıf öğretmenlerim olmak üzere, bütün öğretmenlerim ve arkadaşlarımın çok yardımları oldu. Aslında sınıfta anlaşamadığımız kişilerden bile içimize bir şey kattık. Bize kattıkları şeyler, başlayacak olan yeni maceramız olan lisede çok işe yarayacak. Ortaokulda aldığımız bütün dersler, hem lisede hem de okul dışı hayatta neredeyse her alanda karşımıza çıkacak. Ortaokul, sadece akademik bilgi değil, aynı zamanda hayatın kendisi hakkında da birçok şey öğrenmemizi sağladı. Öğretmenlerimizin ve arkadaşlarımızın desteğiyle, birlikte büyüdük ve olgunlaştık. Liseye adım atarken ortaokulda edindiğim tüm bu birikimlerle, daha güçlü bir şekilde yoluma devam edeceğim. Bu yolculukta yanımda  olan ve beni destekleyen bütün öğretmenlere teşekkür ederim.




















Hayvan Hakları 

Sizce dünya üzerinde tek biz mi yaşıyoruz? Sadece biz mi nefes alıp barınıyoruz? Dünya üzerinde nefes alan her canlının, sevgiye, saygıya adil bir yaşama hakkı olduğuna inanıyorum. Hayvanlar, bizlerle aynı gezegeni paylaşan bizim gibi hisleri, acıları ve mutlulukları olan canlılar. Ancak, çoğu zaman onların sessiz çığlıkları duyulmuyor, ihtiyaçları gözardı ediliyor. Hayvan hakları bazı yerlerde ciddiye alınmıyor.
Peki neden katı bir yasa olmadığından mı? Yoksa insanlar yasalara dikkat etmediğinden mi? Aslında bu sorunun cevabını almak için ülkelerin hayvan haklarına bakmak gerek. İsviçre hayvan haklarında çok gelişmiş ülkelerden biri. Pekı ya neden bu kadar gelişmiş. 

İsviçre 

İsviçre'nin hayvan haklarında gelişmiş bir ülke olduğundan bahsetmiştim. Aynı soruyu bir daha soralım neden? Ne gibi yasalar var? Orada hayvanlar için özel alanlar bulunuyor. Genellikle köpekler olmak üzere hayvanlar o alanlarda rahatlıkla tasmasız dolaşabiliyor. Ayrıca sahipsiz hayvanlar için kısırlaştırma çalışmaları da çok etkili. Hayvanlarını terk eden veya bırakan kişilere ceza uygulanıyor. Sahipsiz hayvanlar barınakları götürülüyor 2 ay sahibinin gelmesi bekleniyor sahibi gelmezse sahiplendiriliyor ve sahiplendirmenin de standartları var.


Osmanlı 

Osmanlı döneminde hayvanlara büyük önem verilirdi çünkü tarım gibi önemli faaliyetlerin hayvanlarla gerçekleştirildiği biliniyordu. Yük hayvanlarına haftalık dinlenme günleri sağlanırdı. Güvercinlerin bakımı için özel personeller atanırdı ve hayvanların yük taşımalarında zorlanmamaları için talimatlar yayınlanırdı.



Günümüzde Türkiye

Günümüzde hayvan hakları yasalarla belirlenmiş olsa da, yasaların etkili olmadığı durumlar da yaşanabiliyor. Bu duruma örnek olarak, kedi Eros ve kedi Faruk olayları gösterilebilir. Ancak en dikkat çekici örnek, sahipsiz sokak hayvanlarının uyutulması için yasa taslağı hazırlanmasıdır.



Nasıl önleriz?

İlk olarak, evimize alışveriş yapar gibi evcil hayvan sahiplenmek yerine hayvan sevgisini tamamen içimize almamız gerekiyor. Çünkü bir çoğumuz istediğimiz özelliklere sahip bir evcil hayvanı sipariş eder gibi seçiyoruz ancak dışarıdaki sokak hayvanlarına bile yaklaşmaktan kaçınıyoruz. Yasa taslağı hazırlanmadan önlemler alabiliriz. Bunun için imza kampanyaları gibi daha yapıcı adımlar atılabilir. İsviçre'de olduğu gibi bir hayvan kötü muamele gördüğü anda kişi cezalandırılıyor. Ne yazık ki günümüzde kedi Eros olayında olduğu gibi bazı insanlar ceza almadığı için halk imza kampanyalarının önemini anlamış olsalar da önceki davalardaki kararlar doğrultusunda hareket etmek zorunda kalıyorlar.




Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.

Mahatma Gandhi




Daha fazlası için 
https://www.aa.com.tr/tr/avrupada-sahipsiz-hayvanlar/-hayvan-haklarinin-anayasal-guvenceye-alindigi-isvicrede-sahipsiz-hayvanlara-barinaklarda-gonullu-bakiliyor/2993826#:~:text=Ulusal%20Hayvan%20Refah%C4%B1%20Yasas%C4%B1%2C%201978,refah%C4%B1n%C4%B1%20a%C5%9Fa%C4%9F%C4%B1layan%20faaliyetler%22%20kanunen%20yasakland%C4%B1.

https://www.aa.com.tr/tr/gundem/osmanlida-hayvan-haklari-tarihi-belgelerde/2300146






Sözlü Zorbalık

 




Hepimiz son zamanlarda fiziksel zorbalığı haberlerde görüyoruz. Ancak zorbalık sadece fiziksel mi olur? Sözlü de olabilir mi? Bence olabilir, hatta fiziksel zorbalıktan daha acı verici olabilir. Sorabilirsiniz, neden? Fiziksel zorbalık vücuda yapılan şiddetle yaralama anlamına gelir ve genellikle düzeltilebilir. Ancak sözlü zorbalık, gözle görülür bir yara bırakmasa da psikolojik açıdan derin etkiler bırakabilir ve bu nedenle kolay kolay düzeltilemez. Kişi, psikolojik olarak zarar gördüğü için bu durumu içselleştirmese bile kendi ile barışık olma düzeyi azalır. Peki, sözlü zorbalığın belirtileri ve sonuçları nelerdir? Bir bakalım. 

Belirtileri                               

  • Görmezden gelme.  
  • Ödevini yaptırma veya dışlama.
  • Kendisine yiyecek aldırma.
  • Eşyalarına el koyma. 
  • Arkadan yapılan dedikodular.
  • Dalga geçmeler.
  • Küçümseyici söylemler.

Sonuçları

 1. Psikolojik Etkiler

   Sözlü zorbalık, kişinin özsaygısını ve özgüvenini olumsuz etkileyebilir. eleştiri veya aşağılama, kişinin psikolojik sağlığını ciddi şekilde zedeleyebilir.

2. Duygusal Hasar

   Sözlü saldırılar, duygusal yaranmaya neden olabilir. Bu durum, kaygı, depresyon ve stres gibi duygusal problemlere yol açabilir.

3. Öğrenme Güçlükleri

   Sözlü zorbalık, özellikle okul ortamında gerçekleşiyorsa, öğrencinin öğrenme motivasyonunu azaltabilir ve akademik başarıyı etkileyebilir.

4. Uykusuzluk ve Sağlık Sorunları

   Sürekli olarak maruz kalınan sözlü zorbalık, uyku problemlerine ve fiziksel sağlık sorunlarına neden olabilir.

Sözel Zorbalığı Yapanlar

Yapanlar aslında kendi içinde mutsuzluk ve güvensizlik hissettiği için yapar. Bazıları karşı tarafa böyle hissettirdiği için suçluluk duyabilir ama genellikle bu davranışları sergileyen kişiler karşıdaki kişide hakimiyet hissettiği için kendilerini güçlü hissederler. Bazıları ise bu olayı gerçekleştirirken travma duygularını ortaya çıkarır. Genellikle böyle kişiler anne ve babaları tarafından hep bastırıldığı için kendileri de duygularını birini bastırarak ifade eder.


Nasıl önüne geçilebilir?

 1. Empati Geliştirme

   Empati, başkalarının duygularını anlama yeteneğini içerir. Bu nedenle, insanların hissettiği duyguları anlamaya çalışmak, onları daha iyi anlamanıza ve saygı göstermenize yardımcı olabilir. Empati kurmak, sözel saldırılardan kaçınmanın bir yolu olabilir.

2. Olumlu İletişim

   Olumlu bir dil kullanmak, çatışma durumlarını azaltabilir. Olumsuz ve saldırgan bir dil kullanmak yerine, yapıcı ve olumlu ifadeler kullanmak, iletişimi olumlu bir yönde etkileyebilir.

3. Eğitim ve Bilinçlendirme

   Sözel zorbalıkla mücadelede eğitim önemlidir. Topluluklar, okullar ve işyerleri, sözel zorbalığın zararlarını anlatan eğitim programları düzenleyebilir ve bilinçlendirme çalışmalarına katkıda bulunabilir.

4. İletişim Becerilerini Geliştirme

   İyi iletişim becerilerine sahip olmak, anlaşmazlıkları daha etkili bir şekilde çözmenize yardımcı olabilir. Duygularınızı açıkça ifade etmek ve başkalarının duygularını dikkate almak, sözel zorbalığı önleyebilir.

5. Destek Sistemleri Oluşturma

   Sözel zorbalıkla mücadele etmek için güçlü bir destek sistemi oluşturmak önemlidir. Aile, arkadaşlar veya profesyonel destek, bireylere duygusal destek sağlayabilir ve zorbalıkla başa çıkmalarına yardımcı olabilir. 

Nasıl bir yol izlemeliyiz?           

1. Sakin Kal

Zorbalığa maruz kaldığında duygusal tepki vermek yerine sakin kalmaya çalış. Kontrollü bir şekilde tepki göstermek, durumu daha iyi yönetmene yardımcı olabilir.

2. Direkt Konuşma 

Sorun yaşayan kişiyle doğrudan konuşmaya çalış. Duygularını ve düşüncelerini paylaş, ona karşı saygılı bir dil kullanmaya özen göster.

3. Yetişkinlere Bildir

 Zorbalık devam ediyorsa, durumu güvendiğin bir yetişkine (öğretmen, müdür, rehberlik öğretmeni) bildir. Okuldaki yetişkinler genellikle bu tür durumları çözmek için gereken adımları atarlar.

4. Kendi Güvenliğini Düşün

Zorbalığın fiziksel olduğunu düşünüyorsan, hemen bir yetişkine bildir ve güvenli bir yer bul.

5. Dostlarınla Konuş 

Arkadaşlarına durumu anlat ve destek iste. Sosyal destek almak, bu tür zorlu durumlarla başa çıkmanda yardımcı olabilir.

6. Okul Politikalarını Bil 

Okulun zorbalıkla ilgili politikalarını öğren. Birçok okul, bu tür durumları önlemek ve çözmek için belirli politikaları olur.


Herkesin dilinden "Bol bol okuyun." cümlesini sıklıkla duyarsınız. Peki nedir bu okumak, anlamak?


Okumak kimine göre bilim kurgu kimine göre tarih kimine göre de bu bir roman olabilir. Fakat bugün konumuz bunlarında ötesinde. Asıl okumak bununla sınırlı kalmaz. Okumak demek kültür, tarih, dil, sanat ve geleceği anlamak demektir. Okumak bazı şeyleri görmek demektir. Herkes bakar fakat herkes göremez. 

Gelin sizinle birlikte okumasıyla ünlü olan isimlerden bahsedelim.

1- Atatürk 
 
Mustafa Kemal Atatürk'ün kitap ve okuma sevgisinden bahsetmeden geçemeyiz. Mustafa Kemal'in söylenenlere göre yaklaşık 4000'e yakın kitap okuduğu söyleniliyor. Atatürk'ün kitap tutkusu küçüklüğünden beri var olmuştur. Atatürk boş zamanlarının çoğunu kitap okuyarak geçirmiştir. Hatta Atatürk'ün bununla ilgili bir anısıda vardır;

Cemal Granda, Atatürk’le Vasıf Çınar arasında geçen bir konuşmayı anlatırken; O’ndaki okuma alışkanlığının çocuk yaşlarında kazanıldığını da belirler:
Boş zamanlarında Atatürk’ün elinden tarihle ilgili kitapların düşmediğini hatırlarım. Bir gün yine Atatürk, tarihle ilgili kalın bir kitap okuyordu. Öylesine dalmıştı ki, çevresini görecek hali yoktu. Bir sürü yurt meselesi dururken Devlet Başkanının kendini tarihe vermesi, Vasıf Çınar’ın biraz canını sıkmış olmalı ki, Atatürk’e şöyle dediğini duydum:

- "Paşam!.. Tarihle uğraşıp kafanı yorma... 19 Mayıs’ta kitap okuyarak mı Samsun’a çıktın?"

Atatürk, Vasıf Çınar’ın bu çok samimi yakınmasına gülümseyerek şöyle karşılık verdi:

- "Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydım, bu yaptıklarımın hiç birisini yapamazdım" diye cevap verir. 
 Bu kısacık anıdan bile Atatürk'ün kitaplara verdiği önemi anlamak mümkündür. " En hakiki mürşit ilimdir." sözünü söyleyen Atatürk Cumhuriyeti'nde şimdiki nesilin okumadan fikir sahibi olmaya çalışması acı verici.



2- Elon Musk

Herkesin adını sık sık duyduğu Elon Musk.
Elon Musk'ın başarısının kitaplardan geldiğini anlamak mümkün. Kendisi 10 yaşından beri okumaya hevesli, genelde bilim kurgu okuyan ve günde yaklaşık 10 saat kitap okuduğunu dile getiren bir isim. Büyük zihinler, büyük milletler, büyük insanlar her zaman okumaya önem vermiştir.


3- Bill Gates

Bill Gates'in Microsoft'un kurucusudur. Kendisi haftada bir kitap okumayı kural koymuştur. Okuduğu kitap türleri genelde daha çok geliştirici kitaplardır. Başarısının arkasında yatan sır herkeste olduğu gibi okumaktan geçer.

4- Fatih Sultan Mehmet 

Kendisini mutlaka İstanbul'un fethiyle tanımışsınızdır. Yine her başarılı insanda olduğu gibi bu ünlü zihnin sırrı okumaktan geçiyor. Fatih Sultan Mehmet Osmanlı döneminin en iyi padişahlarındandır ve hatta osmanlı döneminin altın çağını yaşatan padişahlardandır.12 yaşında tahta geçmesi ve 21  yaşında İstanbul'u fethetmesi bile onun bu zekasının en büyük göstergelerindendir. Bu zekası yine kitap okumaya bağlıdır.


---------------------------------------------------------------------



-Victor Hugo-
"Okumak gıdadır okuyan insanlık bilen insandır."



DEĞİŞİM



Değişim kelimesini belki de hayatta çok kez duyuyoruz. Ama nedir bu değişim? Aslında değişim kelimesinin anlamı kişiden kişiye değişir ama çok zor bir şey olduğu gayet açık. Bu konuya kendimden örnek verebilirim. 7. Sınıfın 2. dönemiydi o anki sınıfımda pek başarılı olduğum söylenemezdi. Çok zor dahi olsa sınıf değiştirme kararı aldım. Gideceğim sınıfa kolay alışabilecegimi düşünmemiştim. Ama neredeyse yarım dönemde alıştım. Ortaokulun başında oradaymış gibiydi. Karar vermek kolay olmasa da bana çok iyi geldi.
Bu anlattıklarımı düşünürsek değişim pek de kötü bir şey değil ama iyi de değil. 


Bu değişimler yaşanırken insanın yanında mutlaka biri olması gerek. Benim de o zamanlarda yanımda annem vardı. Bütün olanlara onun sayesinde alışmış olabilirim. Sizce değişim iyi birşey mi? Bence ne iyi ne kötü ilk başlarda çok zor bir şey. Sonralarda yaptığımız değişimden kaynaklanan iyi gelişmeleri fark ederiz. Değişimin ilk zor olduğunu belirtmiştim özellikle bu sene alışmak daha zor. Hem LGS hem de bu yıl yeni sınıflara geçenler de var. Çok zorlandıklarını biliyorum ama güzel günlerin çok güzel olduğunu bilmeleri lazım. Çünkü hayat bize göre hareket etmez. 7 harfli bir kelime bence kimsenin tebessümünü düşürmemeli. Hatta bazı önerilerim bile var.

  • Müzik dinlemek...
  • Hobilerle ilgilenmek. 
  • Heyecan verici film dizi izlemek.
  • Değişime yoğunluk vermemeye çalışmak
  • Derslere daha fazla dikkat etmek
  • En önemlisi alışmaya çalışmak.
  • Hayal kurmayı yoğunlaştırmak.